Reel Yalnızlık ve Darwin'in Kemikleri!
Düşünün ki büyük bir çoğunluk sizle hem fikir ve kalbi sizinle atıyor fakat cismen ortalıkta yok.
Türümüzün modern versiyonunun onanmaz hastalığının eseri: Reel yalnızlık...
Hele ki toplumsallığımızı dayanışmaya borçlu iken...
Ki dayanışma her lugatta ve tartışmaya yer vermeyecek alenilikte duygu ve davranış birliğini şart koşarken...
Fakat bunlardan biri bir eksik olmaya görsün, hele ki eksik olan reele doğrudan etki eden davranış olmaya görsün daha bir acı veriyor.
Türümüze özgü tüm değerler bazında bile bu durumu aklayacak bir gerekçemiz yok yok yok...
Daha acı olanı, bu zaafımızın, kusurumuzun veya adına ne dersek diyelim, zımni veya kerhen tercihimizin, türümüzün bindiği dalı asırlardır kesme realitesini ve keyfiyetini arzulamadıklarımıza, tarafsızlık veya sessizlik adı altında tanıyışımızdır.
Oysa " dur" diyebilme erdemidir bizi biz eden ve bugüne taşıyan evrimsel sihir. Korkarım ki yitmek üzere olan.
Oysa dayanışma yaşatır. Adına yaraşır olanı: Duygu ve davranış birliğini içeren. Emperyalizmin bizde yok etmek istediği en önemli ve güçlü varoluşsal ilke.
Hala şansımız var...Bu şansı tüketmemek lazım...
Yanlış olan her şeye, hiç bir gerekçeye sığınmadan dur de. Kalben de bedenen de...
Bu olup biten doğal değil, seçilim hiç değil. Darwin'in kemiklerini daha ne kadar sızlatacağız!