"100 yıl sonra, 2124'te, hepimiz akrabalarımız ve arkadaşlarımızla birlikte toprağa gömülmüş olacağız. İnşa etmek veya satın almak için ne mücadeleler verdiğimiz evlerimizde başkaları yaşayacak. Servet harcadığımız o araba da dahil olmak üzere, tüm mal varlığımız muhtemelen hurda olacak, tercihen adı sanı bilinmeyen bir koleksiyoncunun elinde...
Torunlarımız kim olduğumuzu neredeyse hiç bilmeyecek... Kaçımız büyükbabamızın babasını tanıyor? Ölümümüzden sonra birkaç yıl hatırlanacağız ve ondan birkaç yıl sonra; tarihimiz, fotoğraflarımız ve yaptıklarımız, "unutulma" denen o çöplüğe gömülüp gidecek. Artık birer "anı" bile olamayacağız.
Bir anlığına durup bu düşünceleri analiz etsek, belki de her şeyi başarma ve her şeye sahip olma hayalinin aslında ne kadar cahilce ve zayıf olduğunu anlayacağız. Sadece bunu düşünebilseydik, elbette yaklaşımlarımız, düşüncelerimiz değişirdi; bambaşka insanlar olurduk.
Her zaman daha fazlasına sahip olmak, bu hayatta gerçekten değerli olan şeylere zaman ayıramamak... Tüm bunları; hiç yapmadığım yürüyüşleri yapabilmek, sarılabilecekken sarılmadıklarıma sarılabilmek, öpebilecekken öpmediğim çocuklarım ve sevdiklerimi öpebilmek, zaman ayırabilecekken ayırmadığım şakaların tadını çıkarabilmekle değiştirirdim.
Bunlar kesinlikle hatırlanacak en güzel anlar olurdu. Hayatımızı neşeyle doldururlardı.
Ve biz bunu her gün açgözlülük ve hoşgörüsüzlükle heba ediyoruz."