- 1 - Bazı insanların ölmesi yaşamasından daha mı iyidir?
Sokrates ile Cevapsız Sorular 3. günde bu soru üzerine düşündüm. İlk anda yanıtlamak istemediğim, kaçmak istediğim bir soruydu. “Yaşam her koşulda değerli midir?” sorusuna da bağlanıyor. Bazı durumlarda bir insanın varlığı, onun için değilse bile çevresi için ağır bir yük haline gelebiliyor. Ya da tam tersi: Hayat, kişiye artık sadece acı, çaresizlik ve umutsuzluk sunuyorsa, yaşamak hâlâ ‘iyi’ midir?
Burada mesele sadece fiziksel varoluş değil. İnsan bazen hayatta kalır ama yaşam tutkusu yoktur. Bazıları için ölüm, yaşamanın anlamsızlaştığı bir noktada bir tür dinginlik ya da kaçış gibi görünebilir. Hayat şartlarını düşününce, bu durumu bir noktaya kadar anlaşılabilir bulsam da, empati kurmakta zorlanıyorum. Yaşama tutkusunu kaybetmenin, hayata bağlayacak bir şey bulamamanın — ya da varsa bile onlardan vazgeçecek noktaya gelmenin — oldukça sosyolojik boyutları olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan, “Kötülerin hayatı değersiz midir?” sorusu geçti aklımdan. Burada “kötü” nedir, kime göre ve neye göre gibi tartışmalara girmeyeceğim çünkü bazı şeylerin saf kötülük olduğunu düşünüyorum. Bu noktada birine kötü diyebileceğim noktalar olduğunu ama birinin yaşamına karar verme haddini kendimde bulmadığımı fark ettim.
Bir de gündelik hayatın içinde — özellikle Türkiye’de — psikolojik şiddetin, baskının, kalıpların, ön yargıların, kuralların ve sınırların iç içe geçtiği ilişkileri, evleri düşündüm. Herkesin yaşamı, tek bir “yaşam” kelimesine sığmayacak kadar çeşitli. Bu kadar farklı hayatlara değer biçmek hem etik gelmedi hem de içime sinmedi.
Tek soru bir çok şeyle iç içe geçti, sonuç olarak, “bir insanın ölmesi daha iyi olurdu” demek, hem etik hem de ontolojik açıdan çok büyük bir iddia. Bu yüzden bu soruya bir cevabım hâlâ yok, birisinin bu konuda karar verici olmaya kalkışması büyük bir sorun olabilir sanırım. Bu noktada o kişinin de yaşaması daha mı iyi sorusu tartışmaya açılır ve bir sonu olmaz gibi geliyor.
Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda düşünelim ✨