Fransa'da Gizemli Bir Efsane: Paris Yer Altı Mezarları ve Katafiller
18. yüzyıl Paris'i. O zamanın batı dünyasının en büyük ve en müreffeh şehirlerinden birisi. Ancak kendi içinde bu kadar hızlı büyümesi; şehrin nüfusunun artmasına ve bu durumla doğru orantılı olarak, kirliliğin ve salgın hastalıkların oluşmasına neden oluyordu. Bu sorundan kaynaklı ölüm artışları şehrin mezarlıklarının, ölülerin bedenleri ile tam manasıyla dolup taşmasına sebep olmuştu. Engellenemeyen ölümler, bu gidişatın daha da vahim olacağına işaret ediyordu.
Buna istinaden en rahatsız edici durumlardan biri, tüm şehre yayılan çürüyen etin ağır kokusuydu. Bu ağır koku, o zamanın işlek bir semti olan Les Halles'in, ana gıda pazarı bölgesindeki alan da dahil olmak üzere, şehrin diğer bazı işlek semtlerinde salgın boyutuna ulaşmıştı. Paris halkının sağlığı bu derece risk altındayken, artık bir şeyler yapılması gerekiyordu; fakat çok az sayıda insan çözümün, dünyadaki en gizemli ve ürkütücü cazibe merkezlerinden birini yaratacağından haberdardı.
Bu çözüm, şehri Orta Çağ'ın şiddetli kaosundan çıkarıp Avrupa'nın en nezih ve güzel kabul edilen şehirlerinden birine dönüşmesine yardımcı olan mimari bir dehanın ürünü ve etik olarak "çirkin" sayılabilecek çalışmanın inanılmaz bir başarısıydı. Bu zekice bir öngörü ve çalışmanın, ürkütücü bir iç tasarımın hikayesiydi. Bu hikâye, zamanına göre ileri bir mimari dehanın örneğiydi. İşte karşınızda, Paris Yer Altı Mezarları…
Sıra Dışı Bir Taşınma Hikayesi
Paris'in şehir sınırları içerisinde bulunan bütün mezarlıklar dahil edildiğinde, başka bir yere gömülmesi ve taşınması gereken ceset sayısı 6 milyonu aşıyordu. Şehrin en büyük mezarlığı olan Masumlar Mezarlığı'nda bile tek başına 2 milyon ceset bulunmaktaydı. Sayının bu kadar çok olması göz önüne alındığında, bu cesetler öyle basitçe kazılıp etrafa dağıtılamazdı. Tarihin en büyük insan kalıntılarından birinin; konum olarak şehirden uzak, büyüklük olarak geniş ve kompleks yapıda bir yere sistemli ve özenli bir şekilde yeniden gömülmesi gerekiyordu. Şehir bölgesi içerisinde bu özelliklere uyan birkaç yer bulunmaktaydı; ama hiçbiri 6 milyon cesedi taşıyabilecek kapasiteye sahip değildi. Dolayısı ile bu yerlerin, şehir mezarlıklarından bir farkı bulunmamaktaydı.
Çözüm arayışındaki halk ve yöneticiler tüm bu çıkmazın içerisindeyken, bir kişinin aklında imkansıza yakın olan ama hayata geçirebilirse tüm sorunu kökten çözecek bir plan vardı. Bu imkansıza yakın planın sahibi olan kişi, dönemin kralının mimarbaşı Charles-Axel Guillaumot'tan başkası değildi. Charles'a ait bu dahiyane plan, şu şekilde işleyecekti:
Dönemin Paris'i, şehrin ilk inşası sırasında kullanılacak olan taşları sağlamak için oyulmuş, yaklaşık 320 kilometrelik kireç taşı tünellerinin hemen üzerinde oturuyordu. Maden olarak da kullanılan bu tüneller o kadar derin ve genişti ki, 1800'lerin başında yukarıdaki şehrin ağırlığı, tüm binaların ve yapıların çökmekte olduğu dev obruklar meydana getiriyordu. Charles'ın aklında da bu devasa büyüklük ve derinlikteki tünelleri, cesetleri yeniden gömmek için kullanmak vardı.
Dönemin kralı, Charles'a şehri tam anlamıyla çöküşten kurtarması için, tüm yer altı maden sistemini stabilize etme görevini verdi. Maden tünelleri ölülerin yeniden gömülmesi için en uygun mekandı ama gerek üst zemininin sağlam olmaması gerek çok eski olması, yeniden gömme işlemi başlamadan önce bu stabilizeyi şart kılıyordu. Zorluğun boyutuna rağmen Charles, 8 sene gibi bir süre içerisinde tünelleri sağlamlaştırarak bu görevi başardı. 1785'e gelindiğinde tüneller artık sağlamdı ve cesetlerin kazılıp, oraya gömülme süreci başlamıştı.
Parislilerin ölü kalıntıları görevliler tarafından her gece kazılıp oralara taşınıyordu. Kazılıp yeniden gömülme süreci sadece geceleri yürütülüyordu. Hem görüntü olarak etik karşılanmaması hem de halk nezdinde olumsuz etkiler bırakması olasılığı, krala bu kararı aldırmıştı.
Paris mezarlıklarının çoğunu boşaltıp yer altı mezarlarındaki kalıntıları tekrardan bir araya getirmek iki yıllık bir gece çalışmasını aldı. Lakin tüm kemiklerin taşınması, toplamda seksen yıllık bir süreci kapsayacaktı.
Issız Bir Yer Altı Mezarlığından Turistik Cazibe Merkezine
Şehrin asırlık tünelleri nihayetinde büyük bir sorunun çözülmesine vesile olmuştu. Tünellerin artık başka bir adı vardı: Paris Yer Altı Mezarlığı…
Ve bu mezarlığın kaderi bambaşka bir yola evrimleşmek üzereydi. Bu süreci başlatan kişi ise Fransa'nın meşhur kralı Napolyon Bonapart idi. Napolyon, Devrim'den sonra iktidara geldiğinde, hızla modernleşen bir Orta Çağ kentini miras olarak almıştı. Bu modernleşme atağına, o da şehirde uyguladığı yeni düzenlemeler ve getirdiği yenilikler ile destek oluyordu. Napolyon'un aklındaki bir başka plan ise, bu gelişmekte olan Orta Çağ kentini turistik bir cazibe merkezi haline getirmekti. Bu plan dahilinde şehrin belli başlı noktaları belirlenip oralarda çalışmalar başlamıştı bile. Bu yerlerden birisi de şehrin meşhur yer altı mezarlıklarıydı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Napolyon'a göre şehrin yer altı mezarlığı, gizemli ve cazibeli özelliği sebebiyle çok ilgi çekebilecek bir yapıya sahipti. Buna örnek olarak; Avrupa'nın en önde gelen anıtsal şehri olan Roma, çok övülen bir yer altı mezarlık ağına sahipti ve ilgi çekici özelliği sebebi ile cesur turistlerin ziyaret ettiği bir odak noktası konumundaydı. Ve Napolyon da Fransa'nın böyle bir cazibe merkezine ihtiyacı olduğunu biliyordu.
Napolyon, aynı sene içerisinde şehrin valisini ve taş ocakları genel müfettişi Héricart de Thury'yi görevlendirerek, bu yer altı mezar tünellerini insanların aşağı inip görmek isteyeceği bir yapı haline dönüştürmelerini istedi.
Héricart de Thury idaresindeki taş ocağı çalışanları, kazılıp tekrardan gömülmüş olan kemikleri kemik süsleri olarak düzenlemeye başladılar. Bütün işçiliği kendi zevk ve isteklerine göre biçtiler.
Kemikler, ilk taşınma sırasında bir ritüele göre sıralanmış olsa da hemen hemen çoğu büyük yığınlar halinde tünellere atılmıştı. Bu durum süsleme işlemini biraz zora sokuyordu. Taş ocağı çalışanları, yine de yavaş ama emin adımlarla işçiliklerine devam ediyorlardı. Tünellerin duvarları, bugünki gördüğümüz haliyle cesetlerin kafatasları ile oluşturulmuş tibia ve femurlar ile kaplandı. Mezarlığı ziyarete gelenleri etkileyecek bir ortam yaratmak ve ölüm ile alakalı dini mesajlar iletmek için kemikleri kalp, çember ve ölüm kafaları gibi sembollerle düzenleyip şekil verdiler. Mezarlığın girişine, çıkışına ve mezarlığın belli başlı yerlerine hatıra plaketleri olarak hizmet veren tabelalar diktiler ve tavanlara oklar koydular.
Mezarlığın gizemini ve ürkütücülüğünü daha da artırmak için, yer altı mezarlığına gizli odalar açıp burayı labirentler ile doldurdular. Son olarak daha fazla ziyaretçi cezbetmek için yer altı mezarlarına çeşitli sergi odaları kuruldu. Bu odalar arasında fiziksel olarak çeşitli şekil bozukluklarına sahip olan iskeletlerin bulunduğu bir bölüm de bulunmaktaydı. Paris Yer Altı Mezarlığı'nın belki de en akılda kalıcı ve gizemli figürü ise Decuré adlı bir figür tarafından şekillendirilen bir dizi taş oymadır. Bu taş oymaya gizemli denmesinin sebebi ise, yer altı mezarlığında açılan gizli odalardan birinde saklı olup henüz bulunamamasıdır.
Zamanının ilerisinde bir teknoloji ve iş gücü ile yapılan bu düzenlemeler ve eklemeler, nihayetinde yer altı mezarlarının kısa sürede şehirde ziyaret edilecek en etkileyici ve kesinlikle en korkunç yerlerden birisi olarak ün kazanmasına olanak sağladı. Günümüzde bile hâlâ devam eden bir üne sahip olan Paris yer altı mezarları siz değerleri kaşifleri beklemekte…
Yer Altı Mezarlığının Gizemli Ziyaretçileri: Katafiller
Katafiller, kelime tanımı olarak Paris'in altında bulunan yer altı mezarlarında yasa dışı olarak dolaşan Parisli şehir kaşifleridir. Katafiller olarak adlandırılan Parisliler, altmışlı yılların sonlarından beri bu mezarlıklara yasa dışı olarak girerek bu alanlardan bazılarını kendi zevklerine göre restore etmeye ve daha yaratıcı alanlar açmak için kemik düzenlemeye başladılar. Bu durum devlet tarafından fark edilip yasaklansa da katafillerin önüne geçilemedi.
Şu andaki güncel olan veriye göre haftada en az 300 katafilin Paris Yer Altı Mezarlığı'nı yasa dışı olarak ziyaret ettiği ve mezarlığa giriş olarak şehrin her tarafındaki gizli girişleri kullandığı tahmin edilmektedir.
Yer altı mezarlarının küçük bir kısmı halka açıktır. Resmi olarak bu mezar ağına giriş sınırlıdır. Bazı geçitler çok alçak, dar ve su basma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı için 1955'ten beri diğer kısımlara erişim yasa dışıdır. Katafiller, yer altı mezarlıklarının sadece ziyaretçiye açık olan kısmında bulunmamakta, aynı zamanda ziyaretçi alımına yasak olan odalara ve labirentlere girdikleri de belirtilmektedir. Yerel halk tarafından hoş görülmekte olan katafiller, yakalandıkları zaman ise küçük bir para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Katafiller, grupsal olarak belirli ağlara ve yer altı mahallelerine bölünmüş olsalar dahi amaç doğrultusunda aynı mekânı paylaştıkları için, bir anlamda "topluluk" olarak görülebilirler. Ve bu topluluğun her bireyinin uyması gereken üç kati kuralı vardır:
- "Aşağı inen, yukarı da çıkmalıdır." Bu kural, çöp atma için geçerli olan ve katafiller tarafından tamamen saygı duyulan ve uygulanan bir kuraldır.
- "Yukarıda olan bitenden asla bahsetmeyin." Hemen hemen bütün katafiller kendilerine bir takma ad bulurlar. Bir kişinin yukardaki yaşamında kim olduğu, hangi iş ile uğraştığı tamamen gizli kalır. Hiçbir zaman diğer gruplar ve kişiler tarafından bu sorular sorulmaz.
- "Kimseye, asla güvenme." İyi bir katafil olmak için sadece macera duygusu ve ortalamanın üzerinde bir seyrüsefer becerisi olmak gerekmez, aynı zamanda bu yer altı mezarlığını düzenli olarak ziyaret eden gruplara yeterince maruz kalmış biri olduğu konusunda mutabakata varılmış bir fikir vardır. Yani kısacası yer altı mezarları tüm şehri kapsayan karmaşık bir ağ sistemi olduğundan ve sınırlı sayıda giriş çıkışı bulunduğundan; kimseye, herhangi bir tabelaya ve herhangi bir haritaya güvenmemeniz önerilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 38
- 15
- 13
- 10
- 8
- 6
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- Catacombes. Site History. (23 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 23 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Catacombes | Arşiv Bağlantısı
- Come to Paris. The Catacombs Of Paris. (23 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 23 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Come to Paris | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:42:41 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10511
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.