Filmler Sebebiyle Muhtemelen İnandığınız 15 Bilimsel Mit!
İnternetin icadından önce insanlar bilimi filmlerden ve kitaplardan öğrenmekteydi. Filmlerin çekici olmak adına yarattıkları mitler ise ne yazık ki günümüzde halen bilimsel gerçeklermiş gibi sanılmaktadır. Burada, bu mitlerden bazılarını derleyip çürüteceğiz. Başlamadan önce uyaralım: günümüzde burada bahsettiğimiz bazı mitleri gerçek kılmaya çabalayan çalışmalar yürütülmekte olabilir. Ancak bunlar, filmlerde gözüktüğü kadar gelişmiş vaziyette değiller veya hiç yoklar. Bu sebeple burada yer alıyorlar. Başlayalım:
1. Doğruluk Serumları
Bazı eski filmlerde ajanların ve sorgulama uzmanlarının hedeflerindeki kişilerin doğruyu söylemesi için yaptıkları "doğruluk serumu" ya da "doğruluk iğnesi" diye bir uygulama bulunmamaktadır. Günümüzde, uygulandığı zaman bireye kesinlikle ve yalnızca doğruları söyletebilecek hiçbir kimyasal veya karışım keşfedilmemiştir. CIA, bu konuyu "Doğruluk serumu iddiasının ileri sürdüğü gibi insanları konuşturmaya yarayacak büyülü bir serum bulunmamaktadır." şeklinde özetlemektedir. Sanırız bu konuda kendileri de biraz hayal kırıklığına uğramışlar...
2. Köpekbalıkları Asla Doymaz
Köpekbalıklarının sonsuza kadar, durmaksızın yiyebileceğini iddia eden ve köpekbalıklarını canavarmış gibi gösteren yapımcılar, yalanlarına yalan katarak filmlerini çekici kılmaya çalışmaktadırlar. Bunun bir sebebi, köpekbalıklarının insanlar tarafından "büyülüymüş" gibi gözükmesi olabilir. Sanki bir film köpekbalıklarını ne kadar korkunç gösterirse, film o kadar çekiciymiş gibi bir algı yaratılmaktadır. Halbuki köpekbalıkları birer canavar değildirler ve birçok diğer hayvan gibi yemek yedikçe doyarlar. Aslına bakarsanız, oldukça çabuk da doyarlar. Yapılan analizler, bir köpekbalığının ortalama olarak ancak 3 günde bir, 1 adet fok tüketerek yaşadığını göstermektedir.
3. Hava Dalışları ve Ses
Filmlerin bazıları, uçaktan atlayarak hava dalışı (skyping) yapan insanların, oldukça rahat bir şekilde telefonla görüşüp, ajanlık işlerini yürütebildiği gösterilmektedir. Bu, yüksek hızlarda gerçekleştirilen bu düşüşlerin, neredeyse tamamen sessiz geçtiği gibi bir izlenim yaratmaktadır. Halbuki bir hava dalışı sırasında duyduğunuz sesler, bir tren istasyonunda iki tarafınızdan aynı anda geçen trenlerin çıkardığı gürültülü sese benzemektedir ve herhangi bir diğer sesi kolayca duymanız olanaksızdır.
4. Lavlar, Ateşler ve Patlamalar
Felaket ya da aksiyon filmlerinin vazgeçilmez, patlamalar, ateşler ve lavlardır. Ancak filmler sanki bu olgular sizi sadece ona dokunursanız yakacakmış gibi lanse etmektedir. Bu sebeple, patlama sahnelerinden yürüyerek çıkanlar, lavlara birkaç santimetreye kadar yaklaşıp herhangi bir şekilde yanmayan insanlar, vb. fantastik unsurları görmek mümkündür. Halbuki ısı sadece temasla değil, radyasyonla da yayılır ve bu sebeple, bu şekilde yüksek sıcaklıktaki lavlara ya da alevlere birkaç metreden fazla yaklaşacak herkesin özel kıyafetlerle korunması gerekir, yoksa derileri yanacaktır.
5. Uzayda Meydana Gelen Patlamalar
Uzay filmlerinde sıklıkla gördüğümüz, uzay boşluğunda savaşan uzay gemilerinin patladıklarında, yeryüzündekine benzer şekilde alevler alarak dumanlar çıkarmaları sıradan ama etkileyici patlama sahneleridir. Halbuki uzay bir vakum halindedir ve uzay boşluğunda oksijen veya hidrojen bulunmaz. Dolayısıyla uzaydaki ateşler ve patlamalar, yeryüzündekinden farklıdır. Yine de oldukça etkileyici gözüken bu patlamalar, genelde patlayan cismin etrafında oluşan parlak ışıklar olarak gözükürler ve bildiğimiz anlamıyla alev veya duman görülmez.
6. Beslenirken Yediğini Bırakarak İnsanları Kovalayan Avcı Hayvanlar
Bu da filmlerin hayvan davranışlarıyla ilgili uydurduğu, heyecan yaratıcı ancak saçma mitlerden biridir. Sahne oldukça klasiktir: korkunç görünümlü bir hayvan (bir T-Rex gibi), o sırada halihazırda avladığı bir avı yerken, insanları görür ve onları kovalamaya başlar. Bu, yaşamış ve yaşayan hiçbir türde görmediğimiz bir davranıştır. Halihazırda beslenen hayvanlar, yeni bir potansiyel av gördüklerinde Holling'in 3. Tip İşlevi adı verilen bir davranış sergilerler ve önündekileri bitirmeden yeniden avlanmazlar.
7. Kalp Atım Göstergeleri ve Düz Çizgiler
Filmlerde gösterilenin aksine, birinin kalbi durduğunda, yani asistol haline geçtiğinde, defibrilatörü alıp, "Açılın!" diye bağırdıktan sonra şahsa elektrik vermezsiniz. Bu, hiçbir işe yaramaz. Kalp atımları durmuş birisine CPR yapılması gerekir. Öte yandan o artistik "Açılın!" sahnesini, eğer bir hasta V-fib (ventriküler fibrilasyon) safhasına, yani düzensiz elektrik atımından ötürü kalbin düzensiz çarpması durumuna geçilirse yapmanız gerekir (ki bu durum ekranda çılgınca zikzaklar şeklinde gözükür). Bu işleme, de-fib denir ve hastanın düzensiz atımlarını düzeltmeye yarar.
8. Susturuculu Silahlar
Susturuculu silahlar tam olarak filmlerde çalıştığı iddia edilen şekilde, her silahta eşit şekilde ve minik bir "ciyuv" sesi çıkaracak şekilde çalışmazlar. Araştırmacıların söylediğine göre, süpersonik (ses hızı üstü) hızlarda mermi gönderen silahları etkili bir şekilde susturmanın bir yolu henüz yoktur (bazı filmlerde bunu iddia edenleri bile görebilirsiniz). Mermi ses bariyerini aştığından, sesi her türlü duyulacaktır. Subsonik (ses hızı altı) silahlar ise basitçe, büyük ve güçlü bir zımbanın çıkardığı sesi çıkarırlar ve bu ses genelde silahın içerisinde kayan ve hareket eden parçaların sürtünme sesidir, merminin sesi değil. Sıradan bir insan, susturucuya rağmen silahın ateşlendiğini kolaylıkla duyup, ayırt edebilecektir. Kısaca susturucular, silahı "susturmazlar", sadece "sessizleştirirler". Sadece belli ses değerlerinin üzerindeki sesleri baskılarlar.
9. Uzayda Kıyafetiniz Olmadan Yaşamak ve Nefes Tutmak
Uzayda kıyafetsiz kalmak, birçok film tarafından abartılan efektlerle süslenen ve mitleştirilen bir olaydır. Halbuki bir insan, yaklaşık 2 dakika boyunca, hiçbir kıyafet olmaksızın, uzay boşluğunda hayatta kalır, sonrasında da nefessiz kalacağı için ölür. Yani filmlerde gösterilen, kıyafetinizi çıkardığınız anda donarsınız, yamulursunuz, parçalanırsınız gibi saçmalıklar gerçekdışıdır. Ne var ki, uzay boşluğunda kıyafetsiz kalacak olursanız (evet, bu çok sık gerçekleşen bir olaydır, hepimiz yaşamışızdır), nefesinizi tutmamanızı tavsiye ederiz. Çünkü 2001: A Space Odyssey filminde böyle bir sahne bulunmaktadır ve hatalıdır. Eğer ki uzay boşluğunda nefesinizi tutacak olursanız, ciğerlerinizdeki hava, vakum ortamında gidecek yer bulamaz ve ciğerlerinizi yırtarak dışarı çıkacaktır (tabii o zamana kadar nefesinizi acıdan ötürü verirsiniz). Kısaca... Uzayda gezerken astronot kıyafetinizi çıkarmayın.
10. T-Rex'in Karşısında Hareket Etmezseniz Sizi Algılayamaz!
Jurassic Park'ın birçok bilimsel hatasından biri de budur. T-Rex'lerin inanılmaz kapsamlı ve güçlü bir görüşleri vardı ve teknik olarak kendinizi dondursanız bile, sizi kolaylıkla görüp avlayabilirlerdi. Bu Jurassic Park'ın mükemmelliğini etkilemekte midir? Asla!
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
11. Sivrisinekten Elde Edilen DNA ile Yeniden Yaratılan Dinozorlar
Evet, bir Jurassic Park hatası daha... Açıkçası buna mecburdular, çünkü dinozorların yeniden yaratılmasını mantıklı olarak açıklamanın bir yolu yoktu. Filmin temel iddiası, dinozor kanı emdikten sonra reçine içerisine hapsolan bir sivrisineğin keşfi sonrasında, bu kandan elde edilen DNA'yı kullanarak genetik yöntemlerle dinozorları yeniden yaratmaktı. Ancak böyle bir şey mümkün değildir. DNA moleküllerinin yarı ömrü 521 yıl civarındadır. Yani her 521 yılda bir, kimyasal bağlarının yarısı tamamen kopar ve molekül parçalanır. 6.8 milyon yıldan daha eski zamanlardan DNA molekülü elde etmek imkansızdır, çünkü ne kadar iyi korunursa korunsun, DNA'nın bağları bağlı kalamayacaktır ve molekül dağılacaktır. Pratik olarak, 1.5 milyon yıl öncesinden daha eskisine ait DNA'ları okumanın bir yolu yoktur. Dinozorların 65 milyon yıl önce yok olduğu düşünülürse, Jurasssic Park bilim karşısında faka basmaktadır. Bu filmin mükemmelliğini etkilemekte midir? Şaka mı yapıyorsunuz, elbette hayır!
12. Uzay Savaşları Çok Gürültülüdür!
Elbette, filmleri heyecanlı kılabilmek adına, uzay savaşları sırasında müthiş ses efektleri kullanılmaktadır. Ne var ki, uzay boşluğunda sesi yayabilecek moleküller bulunmamaktadır. Yani uzay savaşları gerçek olsaydı, tamamen sessiz gerçekleşeceklerdi. Dolayısıyla, o heyecanlı Star Wars uzay savaşlarını izlerken, daha gerçekçi bir deneyim için sesi kapatarak izlemenizi tavsiye ederiz. Ya da kapatmayın, boşverin.
13. Dünya ile Süperhızlı İletişim Kuran Uzay Araçları
Uzay filmlerinin bir diğer garipliği, milyonlarca ve milyarlarca kilometre öteden Dünya ile iletişim kuran araçların, bir anda iletişim kurabilmesidir. Bunun komik tarafını izah edelim: Mars ile Dünya, birbirlerinden en uzak konumlarındayken, iki gezegen arasındaki iletişim hızı farkı 21 dakikaya kadar çıkabilir. Ve tabii cevabı duymak için de 21 dakika eklemeniz gerekiyor üzerine...
14. Korkutucu Mağaralardaki Korkunç Canavarlar
Filmlerde mağaralarda yaşayan canlılar hep devasa, korkunç, ürkütücü gösterilmektedir. Halbuki mağaraların süper karanlık olmasından ötürü, burada herhangi bir bitki yaşayamaz ve oksijen oranları son derece düşüktür, besin kısıtlıdır. Bu sebeple mağaralarda yaşayan canlılar hep ufak tefektir. Buralarda yaşayan türler tamamen enerji koruması üzerine evrimleşmişlerdir.
15. Lazerler ve Işın Kılıçları
Lazerlerin gerçek hayatta bildiğimiz anlamıyla lazer gibi gözükebilmesi için, toz veya duman gibi bir ortamda bulunmaları gerekir. Evlerde kullandığınız lazerlerin bile vakum ortamında veya temiz ortamlarda ışık saçmadığını görürsünüz. Dolayısıyla uzay ortamında fırlatılan lazerlerin o çeşitli renklerde gözükmesi mümkün değildir. Yine, o uzay savaşlarını sıkıcı kılacak bir unsur ama gerçek bu...
Evrim Ağacı Eklemesi: Velociraptor
Jurassic Park'ın ikonik türü Velociraptor, ne yazık ki filmde gösterilenle alakasızdır. Velociraptor türleri, tavuk büyüklüğünde, tüyleri olan, kuş benzeri ve kuşların evriminde önemli bir ön basamak olan türlerdir. Dolayısıyla kapıları açıp, binbir bela yaratan, sosyal becerileri gelişmiş, ortaklaşa avlanabilen ve inanılmaz bir zekaya sahip olarak gösterilen türün Velociraptor ile alakası yoktur.
Jurassic Park'ın anlatmaya çalıştığı tür muhtemelen Utahraptor idi (turuncu renkte gösterilen). Sanıyoruz bu cinsin adı Velociraptor kadar çekici değil diye isim değişikliğine gittiler. Ancak bu türlerden bahsediyor olsalardı bile, tüysüz canlandırmalar hatalıdır. Çünkü tüm raptor grubu dinozorlar, kuşlar gibi tüylüdür. Zaten dediğimiz gibi, kuşların evriminde önemli bir basamaktırlar. Ancak bunun haricinde, zekaları ve sosyal becerileri ile ilgili iddiaların büyük oranda doğru olduğu düşünülmektedir.
Evet, sorumuzu soralım: Peki bu Jurassic Park'ın muazzamlığına leke sürer mi?
Cevabı gayet iyi biliyorsunuz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 37
- 15
- 13
- 7
- 6
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- Türev İçerik Kaynağı: Cracked | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 17/11/2024 22:00:07 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/1510
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.