Çölde Yaşayan Mantar ve Likenler 5.000 Yıllık Kaya Sanatı İçin Büyük Bir Tehdit!
Bu haber 5 ay öncesine aittir. Haber güncelliğini yitirmiş olabilir; ancak arşivsel değeri ve bilimsel gelişme/ilerleme anlamındaki önemi dolayısıyla yayında tutulmaktadır. Ayrıca konuyla ilgili gelişmeler yaşandıkça bu içerik de güncellenebilir.
İsrail'in güneyindeki Negev çölü, M.Ö. 3. binyıldan beri benzersiz kaya sanatıyla ünlüdür. Negev'de dolaşan avcılar, çobanlar ve tüccarlar kayalara binlerce oyma (petroglifler) bırakmışlardır. Bu figürler çoğunlukla doğal olarak oluşan ince siyah bir kaplama olan çöl cilasına oyulmuştur. Çoğu; dağ keçileri, keçiler, atlar, eşekler ve evcil develer gibi hayvanları temsil etse de soyut formlar da görülür.
Frontiers in Fungal Biology dergisinde yayınlanan bir çalışma, petrogliflerin nadir görülen mantar ve liken türlerine ev sahipliği yaptığını ortaya çıkardı.[1] Ne yazık ki bu türler uzun vadede kaya sanatı için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Çalışmanın baş yazarı ve Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nde doktora öğrencisi olan Laura Rabbachin şöyle diyor:
Bu mantar ve likenlerin petroglifleri yavaş yavaş bozabileceğini bulduk. Petrogliflerin oyulduğu kireçtaşını çözebilen farklı türde asitler salgılayabiliyorlar. Ayrıca mantarlar taş taneciklerinin içine nüfuz edip büyüyebiliyorlar, bu da daha fazla bir mekanik hasara neden oluyor.
Rabbachin ve ekibi, Negev'in orta-batı yaylalarındaki bir petroglif alanından örnekler aldı. Burada yılda ortalama sadece 87 milimetre yağmur düşüyor ve yaz aylarında kaya yüzeylerindeki sıcaklıklar 56,3 °C'ye kadar çıkabiliyor. Araştırmacılar petrogliflerin yanındaki çöl cilasından, çöl cilası olmayan kayalardan ve kayaların yakınındaki topraktan örnekler aldılar. Ayrıca havadaki sporları yakalamak için kayaların yakınına petri kapları bıraktılar.
Yazarlar, toplanan mantar ve likenleri iki tamamlayıcı yöntemle tanımladılar. İlk olarak, DNA barkodlama için saf izolatlar elde edene kadar kaya veya topraktan alınan mantar malzemesi veya sporları iki farklı büyüme ortamından birinde tekrar tekrar kültürlediler. İkinci olarak, kaya veya toprak örneklerinde bulunan mantar materyalinin DNA dizilimini doğrudan, önceden kültürlemeden gerçekleştirdiler. Böylece kültürde büyümeyen suşları tespit ettiler.
Her iki yöntem de petroglif taşıyan kayalardaki tür çeşitliliğinin ve zenginliğinin toprağa kıyasla düşük olduğunu gösterdi, bu da çok az türün yerel kuraklık ve kavurucu sıcağa dayanabileceğini gösteriyor.
Kültür izolatlarının DNA barkodlaması, petrogliflerin Alternaria, Cladosporium ve Coniosporium cinsleri içinde birden fazla mantar türü barındırdığını ortaya koyarken, doğrudan dizileme ayrıca Vermiconidia, Knufia, Phaeotheca ve Devriesia cinslerinde birden fazla tür tespit etti.
Alternaria ve Cladosporium dışındaki tüm türler, dünyanın dört bir yanındaki sıcak ve soğuk çöllerde geliştiği bilinen mikrokolonyal mantarlar olarak adlandırılıyor. Ayrıca Flavoplaca cinsine ait likenler de bulundu. Rabbachin şöyle söylüyor:
Mikrokolonyal mantarlar taş eserler için son derece tehlikeli kabul ediliyor. Örneğin, bu mantarlar, Akdeniz'deki kültürel taş mirasın bozulmasının muhtemel nedeni olarak gösterilmişlerdir. Aynı şekilde, Likenlerin de kayaların bozulmasına neden olduğu ve dolayısıyla taş kültürel miras için potansiyel bir tehdit olduğu iyi bilinmektedir.
Araştırmacılar çevredeki toprak ve havada farklı kozmopolit mantarlar keşfetti. Bu mantarlar, kuraklığa dayanıklı sporlar üretimi yoluyla zorlu çöl koşullarında hayatta kalabiliyor.
Petroglifleri, gözlemlenen mikrokolonyal mantar ve likenlerin yavaş ama yıkıcı çalışmalarından korumak için bir şey yapılabilir mi? Yazarlar bunun pek olası olmadığını belirtiyor. Çalışmanın kıdemli yazarı ve Rabbachin'in akademik danışmanı Prof. Katja Sterflinger, son olarak şunları söylüyor:
Bu doğal aşınma süreçleri durdurulamaz ancak aşınma sürecinin hızı, büyük ölçüde iklimin gelecekteki seyrine bağlıdır. Bizim yapabileceğimiz en önemli şey, mikrobiyal toplulukları zaman içinde izleyip bu değerli sanat eserlerini ayrıntılı bir şekilde belgelemek.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ L. Rabbachin, et al. (2024). Diversity Of Fungi Associated With Petroglyph Sites In The Negev Desert, Israel, And Their Potential Role In Bioweathering. Frontiers in Fungal Biology, sf: 1400380. doi: 10.3389/ffunb.2024.1400380. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 18:55:35 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18048
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.