PLATON, NEDEN ATİNA'DA SEVİLMEDİ?

Öncelikle Platon, Atina’da doğduğu zaman demokrat Atinalı bir ailenin erkek çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hatta o doğmadan ne olacağına ailesi karar vermiştir. O da tıpkı ailesi gibi, demokrat Atinalı, iktidar yanlısı ve saygın bir insan olacaktır. Ama onun, demokrat Atinalıların hakkında, “soytarı” tabirini kullandığı bir kişiyle, yani Sokrates ile yol kesişmesi yaşayacağını kim bilebilirdi ki? Platon, Sokrates’in büyük bir filozofa dönüşen öğrencilerinden biriydi. Ama ailesi, bu duruma hiç sıcak bakmıyordu. Çünkü onlar, oğullarının bir düşünce ustasına dönüşmesini yanlış buluyordu. O dönemin yobazca basit yargıları işte. Ama ailesi ve Atina halkı Platonu, aslında sadece bu sebepler ile değil, “ gençliği yoldan çıkarıp o dönemin din anlayışına yanlış davrandığı” sebebiyle idam edilen bir soytarının görüşlerini yaşattığı için dışladı ve sevmedi. Platon Sokrates’in görüşlerini yaşattı diyorum çünkü, Platon’un hiçbir zaman tam olarak kendi görüşü olmadı. Şöyle ki, Platon, Sokrates’in öğrencisiydi. Ve onun fikirlerini o idam edilince yaşattı. Hatta çoğu kitabında gördüğümüz gibi, Sokrates’in hakkında ve onun diyaloglarıyla alakalı eserleri vardı. Tabi ki büyük üstat, Platonun da “büyük üstat” kavramıyla anılması için kendi fikirlerinin olması gerekiyordu. Peki, yok muydu? Tabi ki vardı. Platon, her zaman içinde Sokrates’i yaşattı ama onun kendi fikirleri de çok önemli çalışmalardı. Fakat, maalesef ki Platon Sokrates’i hep içinde bir yerlerde yaşattığı için aleyhine yargı ve eleştiri yapılıyordu. İşte Platon da bu yüzden Atinalıların gözünde, umut vaat eden bir hayal kırıklığı olarak kaldı.