6 Şubat Depreminin Yıl Dönümü

Ülkemizde yaşanan felaketler sadece doğal afetlerle sınırlı değildir; aynı zamanda insan faktörünün de önemli bir rol oynadığı açıktır. Geçen yılın 6 Şubat'ında yaşanan deprem, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Deprem, sadece yapısal zayıflıkları değil, aynı zamanda alınmayan önlemleri ve yapılan yolsuzlukları da ortaya koymuştur.

Depremlere karşı alınması gereken önlemler ve yapılması gereken planlamalar, uzun süredir bilinmektedir. Ancak ne yazık ki, bu önlemler yeterince alınmamış veya alındıysa bile gereken denetim ve uygulama sağlanamamıştır. Yetersiz denetimler, plansız ve kontrolsüz yapılaşmaya, hatta yolsuzluklara olanak tanımıştır. Özellikle depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve mevcut binaları güçlendirmek için ayrılan kaynakların ne kadarının gerçekten doğru şekilde kullanıldığı sorgulanmalıdır. Maalesef, yapılan denetimlerde göz ardı edilen yolsuzluklar, milyonlarca insanın hayatını riske atmaktadır.

Depremin ardından yaşanan sorunlar sadece acil durum anında ortaya çıkmamaktadır; aynı zamanda afet sonrası süreçte de büyük sorunlarla karşılaşılmaktadır. Adaletsiz dağıtılan yardımlar, halk arasında huzursuzluk ve mağduriyete yol açarken, yolsuzluklar da felaket sonrası yeniden yapılanma sürecini olumsuz etkilemektedir. Yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler, toplumun güvenini sarsmakta ve afetlerin etkilerinin daha da derinleşmesine neden olmaktadır.

Bugün, geçen yılın 6 Şubat'ında yaşanan depremi anarken, unutmamız gereken bir gerçek var: Doğal afetlerle mücadelede alınmayan önlemler ve yapılan yolsuzluklar da büyük bir tehdittir. Bu nedenle, toplum olarak bu konuda daha fazla bilinçlenmeli ve sorumluluk sahibi olanları hesap vermeye çağırmalıyız. Sadece doğal afetlere karşı değil, aynı zamanda insan faktörünün yol açtığı sorunlara karşı da hazırlıklı olmalıyız. Bu, hem gelecek nesillerimiz için bir sorumluluktur hem de ülkemizin güvenliği ve istikrarı için bir zorunluluktur.