" Dünyanın bir manası olsa şimdiye kadar görmez miydik ?"

- Blog Yazısı
Emil Michel Cioran 8 Nisan 1911'de Romanya'da dünyaya geldi ve 1995'te Fransa'da hayata gözlerini yumdu. Babası Rumen Ortodoks kilisesinin papazıydı , annesi ise Hristiyan bir grubun lideriydi son derece dindar bir ailede yetişmiş olmasına rağmen ilerleyen yıllarda Din ve Tanrı kavramlarında birçok söylemler ortaya atmıştır. Çocukluk dönemiyle ilgili pek bir bilgi olmasa da bazı röportajlarında çocukluk yılları onun için en güzel yılları olduğunu dile getirmiştir ve bu özlemi şöyle tarif etmiştir: " Gökyüzü ve yeryüzü tam olarak bana aitti ,tüm kaygılarım bile neşe doluydu."
Cioran, gençlik yıllarında felsefeye yöneldi ve 17 yaşında Romanya'da Bükreş Felsefe ve Edebiyat Fakültesi'ne girdi; ve felsefe eğitimine Berlin'de devam etti. Özellikle o yıllarda Nietzsche ve Schopenhauer gibi 20.yüzyılların en etkili filozofları ve düşünürlerinden etkilenmiştir ve düzenli olarak dergilerde yazmaya başlamıştır.
İlk eseri (Umutsuzluğun Doruklarında[1]) , henüz 23 yaşındayken 1934'te yayımlandı. Bu kitabı uykusuzluk hastalığının başladığı dönemde yazmıştır ve ayrıcı bu eserde Cioran felsefesinin temellerini atmıştır . Aşk, acı, sevinç, ölüm ve umutsuzluk gibi temalar içerir. Aynı zamanda ,o yıllarda intihar fikrinin yoğun bir şekilde düşündüğü bir dönemdir.
Cioran, eserinde bu şekilde ifade etmiştir:
“Herkes aynı yanlışı yapıyor: Yaşamayı bekliyorlar, çünkü her anın yürekliliği yok onlarda. Neden her an yeterince tutkulu, yeterince ateşli olup anı sonsuzluğa dönüştürmüyor insan? Hepimiz yaşamayı ancak bekleyecek hiçbir şeyimiz kalmadığında öğreniyoruz; beklediğimiz sürece hiçbir şey öğrenemeyiz çünkü somut ve canlı bir şimdide değil, uzak ve donuk bir gelecekte yaşıyoruz. Oysa anın bize dolaysız olarak aşıladığı şeyler dışında hiçbir şey beklemememiz gerekiyor, zaman bilinci olmaksızın beklemeliyiz. Doğrudanlığın dışında kurtuluş olanaksız. Çünkü insan doğrudanlığı yitirmiş bir varlıktır. Bu yüzden, dolaylı bir hayvandır.”
Emil Cioran Felsefesi :
Emil Cioran, savunduğu ve hayata karşı benimsediği düşünce Nihilizm olduğunu birçok kez ifade etmiştir. Cioran'a göre dünya bir hiçten ibarettir; ne bir anlamı ne de bir amacı vardır. Mutsuz olmasının en önemli nedenlerinden biri de nihilist bir bakış açısına sahip olmasıdır. Bunun yanı sıra gençliğinde insomnia (uyuyamama) hastalığına yakalanmıştır . Uykusuzluk çektiği gecelerde varoluşsal krizleriden bir kaçış olarak yazmaya başlamıştır .Cioran'a göre yazma eylemi, onu hayattan kurtarmıştır. 1973'te Emil Cioran ile Christian Bussy’nin yaptığı röportajda, yazma eyleminin onun için bir çeşit diyalog olduğunu ifade etmiştir:
C.B.: Kendinizle mi?
"Kendimle değil. Tanrı ile olan diyelim. İnançlı biri değilim. Mümin değilim. Ama inançsız biri de olduğum pek söylenemez. Ve bir bakıma da, benim için, yazma eylemi, Tanrıyla buluşmaktır. Bir yalnızın bir diğeriyle buluşmasıdır. Bir yalnızın bir başka yalnızla yüz yüze gelmesidir. En büyük yalnızlıkla, Tanrı’nın yalnızlığıyla karşı karşıya gelmektir. Gördüğünüz gibi, teorik olarak küçümsediğim yazma eylemini, pratikte ise takdir ediyorum, kısacası onu en yükseğe yerleştiriyorum"
Cioran, eserlerinde ölüm, umutsuzluk, intihar, çaresizlik, hayatın anlamsızlığı ve yalnızlık gibi temalara yer vermiştir. Özellikle ölüm ve intihar üzerinede durmuştur Cioran'a göre intihar eylemi saçmadır; asıl onu kurtaran şey, intihar fikri olduğunu belirtmiştir. "İntihar fikri olmasaydı kendimi çoktan öldürmüştüm." Çünkü bir bakımdan intihar eylemi ertelenmiş bir eylemdir ve bu fikre neden olan sebepler geçmişte yaşanan olaylar, acılar ve mutsuzluklardan kaynaklanmaktadır. Kısacası, intihar fikri geç kalınmış bir eylem ve bunu sonradan gerçekleştirmek absürttür. Cioran'a göre asıl dram ölmek değil doğmaktır çünkü neticesinde artık dünyadayız ve var olmuşuz intihar fikri bu gerçeği değiştiremez .Aynı zamanda bu fikre bir kaçış olarak bakmamalıyız çünkü esas sorun doğmuş olmaktır. Bunun sonucunda mutsuzluğunun ana nedenlerinden biri olan doğmuş olması ve hayatı anlamsız ve bir hiç olarak görmesi olduğunu söyleyebiliriz. Ölüm, yaşam ve intihar fikirleri hayatı boyunca onu hiç yalnız bırakmamıştır ve bu düşüncelerden ve çektiği ızdıraplardan kaçış olarak yazmayı tercih etmiştir. Son olarak şöyle demiştir:
"Yaşamak kendini yok etmektir, yoksunluktan değil de, tehlikeli bir fazlalıktan dolayı. Dostoyevski’de kendilerini yok edenler eften püften kimseler değiller, zayıf, güçsüz kimseler değiller, taşkın, kendi sınırlarını zorlayan ve bu sınırı aşan kimseler."
- 5
- 3
- 3
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/08/2025 21:39:58 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18900
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.