Bireyin kendini keşfetmesi, bilinç gelişimi için olmazsa olmaz bir süreç. Biliyoruz ki biyolojik doğum, sadece deneyim kapısının açılması demek. Doğmak, kişinin kendini doğurması ile mümkün. Yani hem biyolojik, hem düşünsel anlamda yönelimlerinin arayışına geçerek aslında neden var olduğuyla ilgili sonuçların avına çıkmak. İşte arayış başladığında, deneyim yoluyla ilerleme sonucunda kişi kendini tanımaya başlar. Nasıl başkalarını ticaret, yolculuk, zor durum gibi kritik noktalarda tanıyabiliyorsak, kendimizi de gözlemlemek ve tepkilerimizi kaydetmek zorundayız. Kendimize RASYONEL, dikey bakabilmek o kadar önemli ki, gelişimin ilk basamağı gibi görülebilir bu. Yanlışlıklarımı, eksikliklerimi, sorunlarımı vb yanlarımı net olarak görmeye başlamadan gelişim çok kısır ve tek boyutlu kalacaktır. Tedavi, teşhis ile mümkün. Kendimi mükemmel, harika görmeye çalışmam, gelişimi gereksiz gösterecektir.
Kapıyı açan şey bu. Sonrası zaten kişinin çizeceği bir yol. Biri size kendinizi nasıl bulacağınızın şablonunu sunuyorsa, böyle bir şeyin olmayacağını anlayıp, çaba ile bunu kendimizin yapacağını anlayacak noktaya gelmiş olmanın varoluşsal bir sorumluluk olduğunu kavramalıyız.