Evrenin genişlemesinin ve giderek artan bir hızla genişlemesinin biteceğine dair herhangi bir bilimsel gösterge yok. Bu nedenle genişlemenin bitmesini ya da yavaşlamasını beklemiyoruz. En azından bugünkü bilgi ve inceleme düzeyimize göre.
Neden? Bunu şöyle açıklayabiliriz:
Evrenin kendi içine çökmesine neden olabilecek etki, hem bilinen maddenin hem de karanlık maddenin sahip olduğu kütle çekimi. Pozitif değere sahip olan bu etki nedeni ile evrenin bir gün, başlangıçtaki gibi tek bir noktaya toplanacağını öngörmemiz gerekli. Ancak durum bunun tersi. Evren giderek artan bir hızla genişliyor. Buna neden olan etki ise negatif kütleçekimine, yani itme etkisine sahip olan karanlık enerji.
Şimdi... Kütleçekimi evreni toplamaya, karanlık enerji ise dağıtmaya çalışıyor ya. Hangisi galip gelecek, geldi ya da geliyor sorusuna cevap verirsek, sizin sorunuza da cevap vermiş oluruz.
Bu cevabı verebilmek için de kütleçekimi ve karanlık enerjinin arasındaki farkı belirtmek gerekli. Bunu yaptığımızda zaten cevap ortaya çıkacak:
Kütleçekiminin formülü neydi? Cisimler, birbirlerini, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı biçimde çekerler. Yani cisimler birbirlerinden ne kadar uzak ise birbirlerine o kadar az kütleçekimi uygularlar, Ne kadar yakın iseler o kadar fazla kütleçekimi uygularlar. Daha basit söylem ile 2 kat yakın olan 4 kat fazla çeker, 2 kat uzak olan 1/4'ü kadar çeker. Uzaklığın karesi ile ters orantı...
Bu ne anlama geliyor? Evren genişledikçe, yani evrendeki bilinen ve karanlık madde birbirinden uzaklaştıkça, birbirine uyguladığı kütleçekimi azalıyor demektir. Yani birbirinden 10 birim uzakta olan iki yapı, birbirini 10 birimlik kuvvet ile çekiyor ise aradaki uzaklık 20 olunca aralarındaki kütleçekimi 1/2'ye değil (yarısına değil) 1/4'e (çeyreğine) düşecektir. Karesi ile ters orantı gereği. Evren genişledikçe maddenin birbirine uyguladığı kütleçekimi daha da fazla azalıyor.
Kütleçekiminin tersi etki yapan karanlık enerjinin meydana getirdiği itme gücünde ise böyle bir bağıntı yok. O hep sabit. Sürekli G olarak formüle edilen bir sabitle negatif kütleçekimine sahip.
E madem kütleçekimi azalıyor ama karanlık enerjinin negatif etkisi sabit, evren de giderek artan hızla genişler. Nitekim durum da böyle.
Ha, bize en yakın galaksi olan Andromeda bize hızla yaklaşıyor. Bir süre sonra onunla birleşeceğiz. Hani evren genişliyordu? İşte burada da aynı bağıntı geçerli. Andromeda ile samanyolu galaksisi arasındaki kütleçekimi, evrenin genişlemesine neden olan karanlık enerji etkisinden daha büyük. Çünkü bu iki yapı birbirine yakın ve komşu. Buradan anlaşıldığına göre birbirine yakın yapılar arasındaki kütleçekimi, karanlık enerjinin itme etkisinden büyük ise o iki yapı birbirine yaklaşır. Küçük ise de o iki yapı birbirinden uzaklaşır.
Evrenin bütünü ise çok fazla boşluk barındırdığı için evrenin ortalama sahip olduğu kütleçekimi, karanlık enerjinin uyguladığı itme gücünden az olduğu için evren hızlanarak genişliyor.
Sormadığınız halde, konuyu daha da aydınlatmak için ilginç bir bilgi vereyim: Bir zamanlar evren, bugünkünden daha yoğundu. Evreni meydana getiren madde birbirine daha yakındı ve evrende çok daha az boşluk vardı. Yani buna göre evreni dolduran maddenin birbirine uyguladığı kütleçekimi, karanlık enerjinin uyguladığı itici kütleçekiminden daha büyük olmalı değil mi? Bir noktadan önce böyle olmalı. Yani evren, büyük patlamanın başlangıcından sonra yaşadığı şişme döneminde aynı zamanda çok yoğun olan maddenin birbirine uyguladığı kütleçekiminin büyük etkisi altındaydı. Bir noktaya kadar büyük patlamanın şişme etkisi ile genişledi çünkü bu etki de kütleçekiminden büyüktü. Bir noktada ise kütleçekimi, şişme döneminin etkisine galip gelmiş olmalı. Yani genişlemesi durmuş olmalı. Bir denge hali... Bu denge halinde sonra ise genişlemeyi karanlık enerji devralmış olmalı. (Umarım anlatabilmişimdir, zor bir konu) İşte bu tarihi biliyoruz. günümüzdeki 5 milyar yıl önce... Çok büyük ve değerli bir bilgi bu bence, kaynak göstermeden olmaz: Bilimteknik dergisi, ocak 2004 sayısı sayfa 15'te bununla ilgili harika bir makale var. "Evren'in Dizginlerini Kopardığı Tarih" adlı. Bu makale ile ilgili bir link veremeyeceğim çünkü benim de elimde sadece bu makalenin fiziki hali ve arşivlemek amacı ile facebook'a attığım fotoğrafı var. Onu nasıl paylaşabilirim, bilemedim.
Son olarak... Kaçınılmaz olarak ilerleyen süreçte, karanlık enerjinin etki ettiği itme gücünden daha büyük bir güçle birbirini çeken birbirine yakın yapılar kümelenecek. Evrende, bugünkünden çok daha büyük yapılar içerecek. Ancak bu yapılar, birbirlerinden, bugünküne göre çok daha uzakta olacaklar. İşte o yapıların birbirlerine uyguladıkları kütleçekimi, karanlık enerjinin uyguladığı itme gücünden büyük olur mu, bunu bugünkü verilerimizle hesaplamak pek olası görünmüyor. Çünkü yüzmilyonlarca yıl sonrası için bugünden hesap yapmak, hele hele sayısız değişkenin etkilediği sistemler üzerine bunu yapmak çok zor. Sadece şunu biliyoruz ki evrenin itme gücü sonucu yapıların birbirinden uzaklaşma hızı da kütleçekimi formülü ile aynı. Bizden 10 birim uzaklıktaki yapı bizden 10 birim hızla uzaklaşırken 20 birim uzaklıktaki yapı 40 birim hızla uzaklaşıyor. Bu hesaba göre bizden çok uzakta olan yapıların bizden uzaklaşma hızı, ışık hızından kat kat fazla. Bu gerçek, birşeylere ışık tutuyor mudur emin değilim ama birbirinden milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yapıların birbirlerine uyguladıkları kütleçekiminin evreni tekrar bir noktada toplaması olası mıdır, bilmek zor...
Kaynaklar
- W.L. Freedman. Evrenin Genişlemesi. (23 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 23 Ekim 2020. Alındığı Yer: wikipedia | Arşiv Bağlantısı