dinin kendisi de bilimin inceleme alanına giriyor. Neredeyse evrensel bir unsur olarak tüm kültürlerde rastlanan bir şey. Demek ki insanları ve toplumları anlamak için önemli ipuçları barındırıyor. Özellikle dayanışma, aidiyet/düşmanlık, hikayelerle düşünme, doğayla/bilinmeyenle muhatap olma, stres azaltma, kaderini kontrol etme gibi konularda din-insan ilişkisine bakmak lazım.
Organize dinler hem bilimle çatıştılar, hem açtıkları okullarla, yaptıkları misyonerlik işleriyle, bir anlamda bilginin yayılmasına, kendi muhaliflerinin eğitimine katkıda bulundular. Ki, hemen hemen her büyük kurum için de bu söylenebilir (askeriye, bürokrasi, şirketler vs.).
Bilimsel çalışmanın yürütülebilmesi de belirli bir kurumsallık gerektirdiğinden yine ilk bilimaramları ve çalışmaları da teologlardan çıkmıştır. Herhangi bir çiftçi bir manastır rahibi Mendel gibi ürettiği bezelyelerde kalıtım faktörlerini araştırmaktan önce kışlık yiyeceğini çıkarmak ve karlılığını gözetmek zorundadır. Bilimsel bir çalışma için öncelikle belirli bir refah, geleceğiniz ile ilgili tasasız/güvenli bir hayat standartı yakalamanız gerekiyor. Bu işlevi de zamanında din sayesinde kurulmuş birlikler, manastırlar, vs. sağlamıştır.
18. yy aydınlanması ve teolog-filozof çatallaşmasına kadar bilgiyi aramak din ve ulvi amaçlar uğruna olmuş. Çağdaş bilim ise yeni kurumları ile din eksenine bağımlılıktan çıkmıştır.
Fakat kutsal kitaplarda geçen Nuh'un gemisi, Musa ve denizi ikiye yarması gibi mucizelere ait izleri ve kalıntıları bulmak, bahsi geçen firavunu tespit etmek ve bunlara açıklamalar getirmek için çalışmaların varlığını da biliyoruz.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Nuh'Un Gemisinin Izleri. (14 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 14 Ekim 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı