Soru Muğlak Fakat Güzel!
Soru ile tam olarak bilimin hangi yeni halinden söz ettiğinizi anlamadım fakat dogma-inak-nas-hurafe veya hangi ad ile adlandırırsak adlandıralım, bunlara benzeşen, bunları çağrıştıran, işaret eden veriler vardır. Şayet bilim de bunlardan bir veya bir kaçına cevaz (onay) veriyorsa ve kılavuz ediniyorsa; evet o artık bilim değildir.
İlki sorudur: Bilim bugün geldiği aşama itibarı ile soru sormaktan vazgeçmiş midir?
İkincisi kuşkudur: Kuşku hala bilimin amentüsü müdür? “Ya öyle değilse” sorusu bilimin hala temel sorusu ve kılavuzu mudur?
Üçüncüsü ispat yükümlülüğü : Bilim, ortaya attığı veya karşı çıktığı iddialara yönelik ilk olarak ve kendine, ispat yükümlülüğünü şart koşmaya devam ediyor, hiç kimse ve hiçbir erk bunu yapmasa bile hala kendi kendine doğrulanıp-yanlışlanabilme ana sigortasını “kaçak akım rölesi” olarak açık tutuyor ve kullanıyor mu?
Dördüncüsü mutlaklığın reddi: Mutlaklığı açık ve net olarak ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde reddediyor, doğanın ve evrenin devinimini, bilgelerin “aynı nehirde iki kez yıkanamayız” ve “değişmeyen tek şey değişim” veciz ifadelerinde olduğu üzere kabul etmeye ve buna saygı duymaya devam ediyor mu?
Ve son olarak ne için: Bilim salt anlama ve anlamlandırma uğraşı olarak algılanamaz. Bilim aynı zamanda doğuşuna vesile olan soru sormanın babası felsefe gibi işe yaramak, bir şeyleri doğamıza özgü barışık değiştirmek ve geliştirmek içindir. Dolayısı ile bilim, olay ve olguları hiçbir menfaat için çarpıtmaz, yalan söylemez, yanlışta ısrar etmez, eleştiriyi reddetmez, ahkam kesmez ve en önemlisi sorun çözer. Hala temel şiarı bu mu?
İşte bu sorulara ve açıklamalarına ne denli evet cevabını veriyorsak bilim o denli hala var demektir. Genelde 5 soru 100 üzerinden değerlendirilir fakat bu bilim için ne yazık ki geçerli değildir. Çünkü onun değişimdeki ve değişimi kavratmaktaki keskin kılıcı kendisi için de keskindir ve tek bir soruya hayır cevabı onun ortadan kalktığının ispat için yeter de artar bile.
Burada sadece bir şeye dikkat etmek lazım: Her ne kadar yaşadığımız , para dışında hiçbir değeri tanımayan kapitalist düzen, bilimi de tekelleştirmiş, kendi manipülatif argümanlarının aracı haline getirmiş, ticarileştirmiş olsa da; hatta her ne kadar bilime bindiği dalı kestirecek ve kendi kendini inkar edecek denli baskı kursa da, ahlaksız, haksız ve hukuksuz çıkarlarının korunup gelişmesi açısından ona ve başrol seviyesinde hala ihtiyaç duyduğundan, aralık bıraktığı nefes koridorlarını kullanarak halklaşan bilim insanlarını ve bilim severleri kapsam dışında tutmak gerekir. İyi ki hala varlar ve var olmaya çabalıyorlar. Evrim Ağacı bunlardan biridir. Sevgiyle…