Hayır. Evrimsel psikolojinin davranışa getirdiği çerçevenin farkında olmak tek başına insanı deliye çevirmiyor. Ancak bu mercek tek açıklama haline getirildiğinde ve her davranışa mutlaka bir "evrimsel neden" yakıştırılmaya başlandığında, zihni gereksiz yere geren bir takıntı ve çevremizi ciddi biçimde çarpıtan bir okuma biçimi ortaya çıkıyor. Doğrudan "delirtme" etkisine dair bilimsel bir bulgu yok; sorun, aşırı indirgemecilik ve uyumcu öykücülük (just-so story) birleşimi.
Şöyle açayım. Davranış farklı düzeylerde açıklanıyor. Evrimsel düzeydeyse bir özelliğin işlevi ve soyoluşu; nörobiyolojik düzeydeyse devreler, hormonlar ve akut tetikleyiciler; gelişimsel düzeydeyse öğrenme, bağlanma ve yaşam öyküsü; sosyokültürel düzeydeyse normlar, kurumlar ve teşvikler. Hepsi aynı anda işliyor. Burada sinirsel mekanizmalar var, gelişimsel izlekler var, tarihsel kısıtlar var, içinde bulunulan durumun ağırlığı var. Evrimsel psikoloji daha çok "niçin" sorusuna kuvvet veriyor; "nasıl" ve "şimdi burada neden" sorularının yanıtları ise öteki düzeylerde. Bu ayrımı sistemli kılan çerçeve Tinbergen'in dört sorusu.
Kaynaklar
- Niko Tinbergen. (1963). On Aims And Methods Of Ethology. Zeitschrift für Tierpsychologie, sf: 410-433. doi: 10.1111/j.1439-0310.1963.tb01161.x. | Arşiv Bağlantısı
- Stephen Jay Gould and Richard C. Lewontin. (1979). The Spandrels Of San Marco And The Panglossian Paradigm: A Critique Of The Adaptationist Programme. Proceedings of the Royal Society of London. Series B, Biological Sciences, sf: 581-598. doi: 10.1098/rspb.1979.0086. | Arşiv Bağlantısı