Merhabalar,
Bir önceki cevap oldukça bilgilendirici ancak meraklısına ufak bir not eklemek isterim. Disleksinin beyin kaynaklı olduğu biliniyor. Disleksi okuma-yazma ile ilgili bir problem. Dolayısıyla beynin okuma-yazma ile ilgili kısımları inceleniyor. Ancak süreç sandığımız kadar basit olmuyor.
Her ne kadar basit görünse de okuma eylemi aslında doğal bir süreç değil. İnsanlar okumayı kendileri icat ediyor. Dolayısıyla hiçbirimiz, beynimiz bu eyleme hazır olarak dünyaya gelmiyoruz. Ve beynimiz için de oldukça zorlayıcı. Beyin bu süreçte birbiriyle hiç alakası olmayan iki aşamadan geçer.
- Bir "şekil" olan harfin diğer harflerle birleşmesi, bir de bunlarla anlamlı bir kelime oluşturması. Bu kelime tam anlamıyla bir şeyle eşleşir ve herkes o şeyi anlar (eş anlamlılarda cümle akışından ne kastettiğimizi anlayabiliyoruz. Buradaki kasıt herkesin kelime için aynı bilgiye sahip olmasıdır).
- Oluşturduğumuz tüm kelimelerin birleşip anlamlı bir yapı oluşturması. Beynimiz de bu bütünü anlayabiliyor.[2]
Tüm insanlar için aynı şeyi ifade eden kelimeler birleşip yine herkesin anlayabileceği yapıları oluşturuyor. Beynimiz, görsel uyaranları çabucak dönüştürebiliyor. İnsanlar da bunu keşfetmiş ve sesli uyaranları görsel uyaranlara çevirmişlerdir. Buradaki işlem ağzımızdan çıkan sesleri çeşitli sembollerle göstermekle tamamlanır. Bu semboller zamanla evrimleşir ve birçok toplumda farklı görülen ancak benzer altyapıya sahip olan alfabe olarak yerini alır. Bahsi geçen semboller, mağarada yer alan resimler değildir (alfabenin gelişimini araştırdığımızda kimi kaynaklarca mağaradaki görsellere dayandığı gösterilmiştir. Kaynakta bu bilginin ana kaynağına yönlendiriyor)[1]. Dolayısıyla odak noktamız sözlü iletişim ile alfabeyi içeren yazılı iletişimdir.
Sürece baktığımızda beyin önce duyma eylemiyle sesleri işler. Elbette beynimiz birçok zaman tam kapasite çalışmakta ancak kimi eylemlerde beynimizin bazı bölgeleri daha çok aktifleşir. Dolayısıyla beynimizin bir kısmı duyma alanıyla ilgili özelleşir. Benzer durum görsel uyaranlar için geçerlidir. Görselde görüldüğü üzere bir "öküz başı" evrim geçirerek her bir alfabede farklı sembollere dönüşmüş ancak artık "öküz" anlamını kaybetmiştir. "Öküz başı"nın aksine A harfi başlı başına bir harftir ve bir anlama gelmez. İlk çağlarda muhtemelen avlanmayla ilgili kullanılan bu "görsel" zamanla "sembol" haline gelmiştir. Dolayısıyla beynimiz, tek başına anlam ifade etmeyen bu harfin diğer harflerle birleştirip bir anlam bütünlüğü oluşturur. Beyin için işin içinde ses, görsel, sembol, kelime, cümle vardır. Dolayısıyla beyin bu süreçleri atlatırken zorlanıyor olabilir. Bu zorlukla birlikte "Disleksi" dediğimiz farklılık ortaya çıkar. Bu farklılığa sahip bireylerin beyinleri, sembolleri işlerken diğer bireylerin beyinlerinden farklı davranır. Her ne kadar görsel alanla ilgili olduğunu düşünsek de okuma ve yazma eylemi, iletişim ve dili içeren çok daha komplike bir yapıdır.
Kaynaklar
- Rotka. Matt Baker’den Bir Görsel Kılavuz “Alfabenin Evrimi” - Rotka. (30 Ocak 2019). Alındığı Tarih: 3 Ağustos 2025. Alındığı Yer: Rotka | Arşiv Bağlantısı
- Amplify Education. (Podcast, 2020). Science Of Reading: S1-12 Neuroscience And Early Literacy: Dr. Bruce Mccandliss. Not: Okuma-yazmanın nörobilimsel açıdan karmaşıklığı hakkında bir podcast..