Hukuk öğretisi, temelde iki anlayış üzerine kuruludur.
DOĞAL HUKUK
Hukukun amacı negatif bir kavram olan adalettir. Akıl, doğa veya tanrısal düzen kaynaklı, içeriği kendiliğinden var olan, evrensel ve daima geçerli yazılı olmayan bir ideal hukuk bulunur. Hukuk biliminin ve uygulamasının amacı da bu ideal hukuka yakınsamak, mümkünse ulaşmak olmalıdır. Bu ideal düzene aykırı olan düzenlemeler, hangi usul ve esasa uyulursa uyulsun hukuki olamayacaktır. R. O’Hanlon konuyla ilgili olarak yenidoğanın yaşam hakkını örnek gösterir. Herhangi bir yetkili makam veya organın yenidoğanın yaşam hakkını ortadan kaldıracak bir düzenlemesi mevcut hukuk kurallarına aykırı olmasa veya sınırlayıcı hiçbir hukuk kuralı bulunmasa bile geçerli olamayacaktır; bu hak doğaldır, yasayla hatta anayasanın değişikliğiyle bile böyle bir düzenleme meşru ve hukuki olmayacaktır. Doğal hukuka göre bir yasanın, düzenlemenin hukuki olması usul ve esasın yanı sıra adil olmasıyla da ilgilidir. Diğer bir deyişle “Kanun, adil olduğu için kanundur”.
Antik dönemden beri süregelen bu anlayış sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi iyi-kötü kavramlarının yanı sıra ahlâk, tanrısal düzen, adalet(içerikli adalet) gibi birçok kavramla ilgilenir. Suç hukukuna konu eylemler de bu kavramlardan doğan evrensel ve değişmez yasanın konusu hak ve hürriyetlerin (örneğin yaşam hakkı, seyahat hürriyeti) ihlaline yönelik fiil veya ihmâllerdir öyleyse asgari ahlaka aykırı bu tip eylemler hukuki müeyyideye bağlanmalıdır.
POZİTİF HUKUK
Hukuk, normatif hiyerarşik ilişkileri inceler. Bu sistem dünyevi bir iktidar tarafından oluşturulur ve ilahi-metafizik kaynaklar veya etiğin konusu olan ahlak, adalet gibi kavramlarla esaslı bir bağı yoktur. Eğer daha önce var olan usule uyarsanız, yasal düzenlemenin meşruiyet ve hukukiliği bu usule(şekli uygunluk), varsa hiyerarşide kendinden üstte bulunan ve kaynaklandığı norma aykırı olmamakla (maddi uygunluk) tamamlanır. Düzenleme hukukidir. Sizi esas veya usul yönüyle sınırlayan bir hiyerarşik üst norm yoksa veya var olan sistemi ihtilalle ortadan kaldırmışsanız bu durumda asli kurucu(anayasa koyucu) iktidar haline gelirsiniz, ki hukuk sistemini oluşturan da bu dünyevi siyasal iktidardır.
Günümüzde uluslararası hukuk, insan hakları hukuku gibi alanlar başta olmak üzere doğal hukuk etkisini sürdürse de hukuk dünyasında ana akım pozitif hukuk yönündedir. Hukuki düzenlemelerin kaynağı iyi, kötü, soyut adalet, tanrı, ahlak ve sair kavramlar değil; hiyerarşide üstte bulunan norm(örneğin anayasalarda sayılan hak ve hürriyetler) yahut yasa koyucunun tercihlerinden ibarettir. Düzeni oluşturan veya değiştiren siyasal iktidar, kurduğu düzene tehlike oluşturabilecek veya kamu düzenini bozucu kimi eylemleri oluşturduğu sistemde suç olarak düzenlemekte ve bunların hukuki yaptırımı cezalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu düzenlemelerin gerekçesi siyasal-sosyal-ekonomik düzenin veya hiyerarşik üst normdaki değerin korunmasıdır, içerikli adalete ulaşmak ise gerekçeden daha çok siyasal bir söylemdir. Pozitif hukuk, normların içeriğinin adil olup olmamasıyla değil normların uygulamasının adil olup olmadığı ile yani şekli adaletle ilgilenir. Özetle “Kanun, kanun olduğu için adildir”.
Her iki anlayışın içerisinde konumlanan farklı birçok görüşün bulunduğu ve değerlendirmemizin oldukça yüzeysel kaldığı unutulmamalıdır.