Böyle bir tespit mi var?
30 yıllık öğretmenlik hayatım boyunca, böylesi bir genellemeyi destekleyecek veri görmedim. Ancak kastedilen akran zorbalığı ise, onun tam olarak adı da “ayna tutmadır”.
Aksine ilkokul çocukları kendi başlarına bırakıldıklarında, ebeveynlerinden daha az önyargılı ve daha çok özenli ve paylaşımcıdırlar. Onlara atfen soruya vesile olan acımasızlık ve zorbalığa zum yaptığımızda, karşımıza öğrenilmiş davranışların çocuk dünyasındaki izdüşümünü görürüz, hepsi bu.
Yani bir bakıma çocuklar, önce ebeveynlerinin ardından öğretmenlerinin ve vesilesi ile yaşadıkları çevrenin, toplumun en yalın aynalarıdır. Zira çocuk ve suç söz konusu olduğunda, hemen hemen tüm uzmanların hemfikir olduğu şey, suçlu çocuğun değil suçlu toplumun olacağına yöneliktir.
Örneğin, bu konuya emsal gösterilebilecek olan “Sineklerin Tanrısı “filmi ve kitabı , her ne kadar doğamıza ve türümüzün vahşi doğadaki izdüşümüne yönelik nüveler içerse de, içerdiği şiddet sahneleri, ırkçı vurgular ve bunlara yönelik tercihler , uzmanlarca fazlasıyla abartılı bulunmuştur.
Söz konusu film ve kitapta geçen karakterler, neticede orada doğup büyümemişlerdir. Aksine o ilkel dünyaya, “modern” dünyadan ve modern dünyanın hastalıklı yapıları ile geçiş yapmışlardır. (2. Dünya savaşı ve ondan kaçış teması esastır.)
Hem, bu denli yoz ve acımasız bir dünyada, yetişkin olarak gücü elinde tutanların diğerlerine reva gördüğü ve devam edegelen acımasızlık ve zorbalık karşısında çocuklara sıra bile gelmez. Sevgiyle…
Kaynaklar
- H.Hasan Yılmaz. (2009). Suçlu Çocuk Yoktur Suça İtilen Çocuk Vardir. Yayınevi: Sistem Yayıncılık. sf: 232.
- Prof. Dr. Haluk Yavuzer. (2019). Çocuk Ve Suç. Yayınevi: Remzi Kitabevi. sf: 280.