Ürettiğimizin niteliği belirler!
Nicelik, bir şeyin sayısı, oranı, büyüklüğü vb. özellikleri ile ilgili iken; üretilenin niteliği üretim amacına işaret eder.
Atomun parçalanabileceği fikri devrim niteliğinde iken onun ürünü olan ve 2. Emperyalist paylaşım savaşında Hiroşima ile Nagazaki’ye atılan atom bombaları tam bir yıkım olarak tarihin kara sayfalarına geçti.
Bugün için korkarım ki genel yapay zeka buna namzet bir üretim.
Oysa üretimin temel mantığı ihtiyaçtır. Ne yazık ki egemen kapitalist sistemde, nice can pahasına kar amaçlı üretim yetmiyormuş gibi, bugün hegemonya için üretim, türümüzün sonunu dahi getirebilecek bir aşamaya evirilmiş durumda.
Dolayısı ile bizi asıl korkutması gereken şey üretilenin kendisi değil ne amaçla üretildiğidir. Ve bu korkunun dayandığı sistemin ne denli kabul gördüğüdür.
Oysa türümüz ortaklaşmacı ve üretimi fayda temelli ele alan bir tür. Doğamız da buna yatkın. Hal böyle iken, belki de asıl korkmamız gereken şey inanmadığımız halde basit, ilkel, geçici ve doğamıza denk düşmeyen menfaatler uğruna, böylesi yıkıcı ve geri bir sisteme ve bu sistemin idamesi için gönüllü veya değil , özüne yabancılaşmış birer nefer olarak sunduğumuz katkının ta kendisidir.
Böylesi bir dünya düzenine, değil yaratımız olan nesneler, kendi aklımız bile bize düşman kesilir ve adeta bindiğimiz dalı kesercesine yaratımımız olan her şey, ruhumuz bile duymadan gün gelir celladımıza dönüşüverir.
Bundan kaçınabilir miyiz? Elbette… Bedelini de ödemeyi göze alarak bulunduğumuz konum ne olursa olsun “rızam yoktur” diyebilmek. Gerisi kendiliğinden gelir ve her şey ileriye akar…Sevgiyle