Hiçbir yönetim şekli iyi değildir!
Her yönetenin olduğu yerde mutlaka bir yönetilen vardır. Her yönetim eninde sonunda kurumsallaşır ve her kurumsallaşma eninde sonunda sınıflar yaratır.
Bu nedenle hiçbir yönetim mutlak iyi değildir. İşte bu yüzden yaşamı emek üzerinden var edenler sınıfsız bir toplumun inşası için çabalar.
Yönetensiz, yönetilensiz, devletsiz, egemensiz ve sınırsız… Bunun adı komünizmdir…
Kaynağı ve ilksel pratiği ilkel komünal dönemdir. Anaerkildir, sınıfsız ve sömürüsüzdür. İlkel de olsa bu ilk basamak ilk düzlemsel zeminin kendisidir. En üst basamağı ise , yine bilim ve teknolojinin yaşam ürettiği , doğa ile barışık bir düzleme tekabül eder. Ve yine sınıfsız ve sömürüsüz…
Öyle bir düzlem ki, burada demokrasi bile bir ihtiyaç değil. Tıpkı herkese istediği kadar pişkin, doyurucu ve erişilebilir ekmek pişiren nice fırının olduğu bir dünyada ekmeğin bir ihtiyaç olmayışı gibi. Adaletin de öyle….
İlkel halimizle bile bunu yaratabilen bir türüz. Bunca bilim ve teknoloji bu çağda bunu üretemiyorsa, sorun üretememenin kendisinde değil istenmemesindedir. İşte burada bize düşen yegane şey bu muazzam öze dönüşün önündeki taşları ayıklamaktır, bedelini de göze alarak velev ki terleme olsa bile… Yapanlar var… Sevgiyle…
Kaynaklar
- K. Marx, F. Engels, et al. (1993). Komünist Manifesto Ve Komünizmin İlkeleri. Yayınevi: Sol yayınları. sf: 207.