Ya icat edilmeyip keşfedildiyse…
Doğa muazzam bir şey. Muazzamlığı salt yaratıları ile değil yaratılışına vesile olduklarının kendisini de kavrayacak donanıma sahip kılınışı ile de muazzam.
Müzik; belki de matematikten önce gelen evrenimizin ilk ortak dili…
Doğanın seslerinin taklidi ile başlayan, ardından yine doğanın farklı zamanlardaki doğal seslerinin her zaman taklidine dönüşen ve bir süre sonra kendi mecrasında ve özgün olarak ilerleyen bir alan…
Müzik; duyguların dışa vurumunun en yaygın ve en etkili araçlarından biri kuşkusuz fakat yalnız değil. Şiir ve edebiyat daha az iddialı değil.
Ancak edebiyatın ve şiirin evveline de gidecek olursak ritme, oradan dansa ve oradan da müziğe çıkar yolumuz. Yani doğanın taklidine…Hatta büyü dahil…
Müziği en nihayetinde ses olarak ifade edersek, varacağımız yer, sesin olmadığı bir yerdir ve sağırlıkla eşdeğerdir. Dolayısı ile ve haklı olarak müziğin olmadığı bir evren illa ki duyguları dışa vuracak başka ve belki de sayısız araçlar bulabilir ancak müzik kadar etkili olabilir mi emin değilim… Sevgiyle…
Kaynaklar
- George Thomson. (1996). Marksizm Ve Şiir. Yayınevi: Adam Yayıncılık. sf: 78.