Daha Zeki Değiller Fakat Daha Akılı Oldukları Kesin…
Zeka potansiyeldir, akıl bunun nasıl ve ne şekilde kullanılabildiğidir.
Ayrıca zeka gelişebilen bir niteliğe sahiptir. İşleyen demirin pas tutmayışı, çalışan kasın gelişimi ile zekanın akıl olarak işleyişinin onu geliştirişi arasında bir fark yoktur.
Hangi filozofa veya bilim insanına zum yaparsak yapalım, mutlaka muazzam bir merak, sorumluluk duygusu, vefa ve bunların salık verdiği muazzam bir emek görürüz.
Ve evet, bu fark esasında küçümsenecek bir fark olmadığı gibi, engin denizde pusulasını kaybetmiş bir gemiye hangi rüzgarın, hangi şekilde ve neye göre yarayacağının bilgisine vakıf olmak kadar büyük bir farktır.
Buna literatürde düşünce sistematiği denir. Ve bunun günümüzde de geçerli ve en öz ifadesi 5 N 1 K’dır… Ne, neden, nerede, ne zaman, nasıl ve kim…
Nitekim sıradan bir sapiensin yolunu bir filozofun yolundan ayıran ilk şey, bugün medeniyetimizi borçlu olduğumuz ilk şeydir: Soru sormak…. Ki akıllı insanın ilk alametidir…
Bir insan soru sormaya başladı mıydı, gerisi zaten çorap söküğü gibi gelir. Ve kanımca filozof olmanın, hatta bilim insanı olmanın, hatta sahip olduğumuz omurganın hakkını verebilmenin ilk adımı soru sormaktan geçer. Sonra cevap ve yine ve yeniden soru… Sahi ya filozoflar daha çok soruları ile ünlü değil midir… Sevgiyle…
Kaynaklar
- Immanuel Kant. (2020). Pratik Usun Eleştirisi. Yayınevi: Say Yayınları. sf: 216.
- Henri Lefebvre. (2021). Diyalektik Materyalizm. Yayınevi: Sel yayıncılık. sf: 116.