Ahlak Bozuntusu: Dünya!
Günümüz medeniyetinin bu hâle gelmesinin en büyük sebebi, ahlâkın yozlaşması ve var olan düzenin insana yabancılaşmasıdır. Nasıl mı? Anlatayım:
Ahlâk, insanın yaşamını anlamlı ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmesi için gerekli olan temel bir kavramdır. Her birey için geçerlidir; çünkü ahlâk, toplumları bir arada tutan görünmez bir bağdır. Ancak bazı bireyler ve topluluklar, bu ortak ahlâkî zemini yıkarak ilerlemeyi tercih ediyor. Sonuç ise kaçınılmaz: Ahlâksızlık. Ve bu ahlâksızlık, beraberinde düzensizliği getiriyor.
Düzensizlik: Düzensizlik, toplumun sağlıklı işleyebilmesi için gerekli kuralların ve ilkelerin yetersiz kaldığını gösterir. İnsan hakları, adalet ve eşitlik gibi temel kavramlar eriyip yok olur. İnsanlık kendi elleriyle kendi felaketini hazırlamış oluyor.
Sistem: Bugünün kapitalist-modern düzeni, insan doğasına aykırı bir rekabet ortamı yaratıyor. İnsanlar birbirlerini ezerek ilerliyor, derinleşen ekonomik uçurumlar büyüyor, ayrımcılık sıradanlaşıyor. İnsan, insanla değil; insan, sisteme hizmet eden bir çarka dönüşüyor. Bu çarpık yapı düzelmediği sürece, insanlık özünden uzaklaşmaya devam edecek.
Peki bu bizi nereye götürüyor? İşte tam da burada sorunun cevabı beliriyor:
Eski insanlar modern insandan daha mı medeniydi? Bugünün insanına “medeni” diyoruz ama geçmiş uygarlıklara bakınca, onların bizden çok daha medeni ve ahlâklı olduğunu görebiliyoruz. Çünkü onlar doğayla uyum içinde yaşadılar. Aile bağları güçlüydü. Toplumun temelinde ortak değerler ve sorumluluk bilinci vardı. Modern insan, teknolojide ilerledi ama ruhunu kaybetti. Ahlâkını yitirdi. Ve belki de medeniyetin asıl göstergesi olan insanlığını unuttu.
Kaynaklar
- Z. Bauman. (2016). Modernite Ve Holokaust. ISBN: 9786051712871. Yayınevi: Alfa Yayıncılık. sf: 365.
- A. Giddens. (2012). Modernliğin Sonuçları. ISBN: 9789755390680. Yayınevi: Ayrıntı Yayınları. sf: 192.