Kara deliğin içi ne karanlıktır ne de boşluktur. Koca evrenin ritmi, varlığın ise en derin uykusudur. Bu söz biraz şiirsel oldu evet fakat çok şey anlatıyor. Söze şu açıdan bakalım:
Kara deliğin içi bizim sandığımız gibi hiçlik değil. Ama aynı zamanda ne olduğunu kesin olarak bilemediğimiz, sınırına bile yaklaşamadığımız bir şey. Çünkü fizik kurallarımız, matematiğimiz ve hatta hayal gücümüz bile tekillik noktasında yetersiz kalıyor. Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’ne dayanan düşünceye göre baktığımızda kara deliğin olay ufku olarak adlandırılan sınırı aşıldıktan sonra bilgi dış dünyaya ulaşamaz. Işık bile bu noktadan kaçamaz bu nedenledir ki içeride ne olduğunu doğrudan gözlemleyemeyiz. Olay ufku denilen şey adeta evrenin bizden sakladığı bir sır perdesi gibi ve biz sadece dışarıdan olup biteni izleyerek içeride ne yaşandığını tahmin etmeye çalışıyoruz. kesin olarak içi böyledir diyemiyoruz. Ama bu bilinemezlik aynı zamanda bir potansiyeldir. Belki içeride başka bir evren doğuyordur ya da zaman orada başka şekilde akıyordur hatta belki de orası varlığın yeniden yazıldığı bir noktadır.
İşte bu yüzden kara deliğin içi karanlık değil bilinmezdir, boşluk değil gizemdir.