Bence bu sorunun cevabını bize savaş teknolojilerinin gelişimi ve neo-emperyalizmin günümüz konjonktürünü nasıl şekillendirdiği yeterince cevaplayacaktır. Zira biribirimizi öldürmekte olan yaratıcılığımız her geçen gün daha da ihtişamlı bir kötülük imparatorluğunu yaratmamız için kapılarını sonuna kadar açıyor. Daha bundan 25 yıl öncesine kadar fosfor gazı, onun öncesinde nükleer başlıklar ondan da öncesinde küçücük aletlerin içerisine sıkıştırıverdiğimiz suikast ekipmanları…
İnsanlık tarihidir ne de olsa. Sınıf savaşımları tarihi değil mi Marx’ın değişiyle? Egemen sınıflar kendi özgürlüklerini tayin edebilecekleri kadar boyları uzadığ ilk andan itibaren aslında kendi yok edicilerini de beraberinde yaratıyor. Tıpkı adına inovasyon dediğimiz ancak birbirimizi ne kadar yaratıcı öldürebileceğimizden başka bir amaca hizmet etmeyen o füzeler, silahlar ve mermiler gibi…