“Yürü Ya Kulum”
Evrim bize “yürü ya kulum” demiş! Çünkü yaşadığımız doğada hayatta kalabilmek ve soyumuzu sürdürebilmek için buna ihtiyaç duymuşuz. Ya da tersinden türümüz için yürüyebilenler, bu ihtiyaca uygun olarak kendilerini yeniden uyarlayabildikleri için bu güne gelebilmiş.
Onlar ise (Yakın akrabalarımız) buna ihtiyaç duymamış ve evrimsel süreçlerde onlara “yürü ya kulum” deme ihtiyacı duymadan onları bugüne taşımış.
Bu biraz da neden herkesin fil gibi hortumu yok yahut neden savaş filmlerinde hep kahramanlar hayatta kalır durumuna benzer.
Fil o hortumu sayesinde bu güne gelebilmiş, onun türünden olup hortum geliştiremeyenler ya elenmiş ya da farklı coğrafyalarda ve farklı koşullarda farklı üzuvlar geliştirerek hayatta kalıp farklı bir tür olarak neslini sürdürebilmiş.
Filmin kahramanı da kahraman olduğu için hayatta kalmamış, aksine hayatta kaldığı için kahraman olmuş.
Doğa bize ve herkese, her şeye tek bir şey söyler: Tabii olduğum evrensel yasalar var ve bu nedenle sürekli devinerek yol alıyorum. Benimle yol alacak olan her şey de benimle devinmek zorunda. Ayak uyduranla yola devam eder, uyduramayanları da elerim.
Bu mesajı alan türümüz de acıktığında yemek yer, susadığında su içer. Üşüdüğünde kürkünü kalınlaştırır. Böyle bir imkanı yoksa da ateşi bulur, kıyafeti icat eder ve yoluna devam eder. Zira olan da budur. Doğadaki diğer canlılara görece zayıflığımız bir aradalığı, bir aradalığımız da beynimizi geliştirmiş. İşe yaradığı görülünce de en büyük yatırımımız beynimize olmuş.
Diğer yakın akrabalarımızın böyle bir ihtiyacı olmamış. Nereden mi biliyoruz: Bizim gibi bir yatırıma gerek duymadan da bu güne gelebilmiş de ondan.
Burada hiçbir sihir yok, hiçbir oyun yok, hiçbir kendinden menkul harici bir müdahale yok, sadece değişime uyum var. Buna da Evrim diyoruz.
Kaynaklar
-
Charles Darwin. (2013). Türlerin Kökeni. Yayınevi: sol ve onur yayınları. sf: 664.
-
Charles Darwin. (2016). İnsanın Türeyişi. Yayınevi: sol ve onur yayınları. sf: 292.