Ufkumuzun Ötesi Olduğu İçin!
Doğada bunca egemen oluşumuza ve bunca zekâmıza rağmen, sonlu materyallerden (karbon) oluşan sonlu varlıklarız. Ancak zekamız; hep daha ötesinin arayışından kaynaklı, tarihimiz boyunca bizi ölümsüzlük sevdasına bazen bilimsel çoğu zaman da en kestirme yoldan ilahi mecralara yöneltti durdu.
Ancak türümüz, zaman ilerledikçe ve her yeni kapalı kapıyı açtığında daha geniş bir bilinmez salona geçtikçe; karşılaştığı ötesi, ötesinin ötesi ve devamı şeklindeki olguya bir tanımlama yapma ihtiyacı duydu. Çıktığı yolculukta bir sona varma sevdası sürekli ötelenince son olgusuna, sonu olmayan anlamında “suzluk” ekleyerek sonsuzluğu icat etti.
Bugün bu olguyu genellikle iki farklı şekilde kullanıyoruz. İlki bir şeyin büyüklüğünü, derinliğini vb. nicel halini tarif etmek olarak “çok çok çok çok ….” anlamında, ikincisi ise ve daha bilimsel bir temelde ve evrenimize yönelik olarak “ötesini bilmiyoruz” anlamında.
Benim bildiğim bu…Sevgiyle…