Her okuyan yazamaz fakat her yazan mutlaka okur!
Bu nedenle önerim her konuda ve her fırsatta mümkün olduğu kadar yazı yazın.
Her yazdıkça ve ertesi gün yazdığınızı okudukça eksiklerinizi görecek, bu eksikleri gidermek için araştırmaya yönelecek ve bunun için de bol bol okuduğunuzu fark edeceksiniz.
Her geçen gün bir öncekine nazaran geliştiğinizi gördükçe ve bunun tadına vardıkça, ki mutlaka paylaşın, bu sizin için ve daha çok okuma adına muazzam bir kamçılayıcı olacaktır.
Ancak bundan önce bunu gerçekten isteyip istemediğinizi, nedenini ve hedeflerinizi ve yine yazılı olarak tespit etmeniz lazım.
Tespitiniz devama işaret ediyorsa sizi bekleyen en önemli engele gelmişsiniz demektir: Zaman…
Kitap okuma, araştırma ve yazma işi boş zaman işi değildir. Ki aslında öyle bir zaman da yoktur. Zira boş olarak nitelenen zaman planlanmamış, programlanmamış yitik zamandır ve tüketir. Bu nedenle kitap okumaya, araştırmaya ve yazmaya, tıpkı yapmaktan imtina edemeyeceğimiz işimiz gibi bir bakış açısı ile özel bir zaman ayırmak gerekir.
Bu aşamadan sonrası kolaydır.
Kitaba, okumaya âşık olalım, temel besinimiz o olsun ve hatta en değerli zamanlarımızın uğraşı olsun tamam. Fakat; aman ha hiçbir şeye “bağımlı” olmayalım, bu kitap okumak bile olsa! Çünkü bağımlı olmak, bizlerin yönetmesi gereken şeyin bizleri yönetmeye başlaması demektir ve yaşam; iplerini dışımızdakine teslim edemeyecek kadar özel ve değerli bir sürecin adıdır.
(Not: Yukarıdaki her şey bu işin yarısı diğer yarısı da doğru kitap seçimidir. Bunun için mutlaka danışın. Kitabın baskısı, yayın evi, sayfa sayısı, yazarı kadar dili ve konusu da önemlidir. Ve gerçekten ihtiyaç duyduğunuz, açlığını hissettiğiniz alanlara hitap edip etmediği)
Kaynaklar
-
ANTON S. MAKARENKO. (1984). Yaşam Yolu 1. Yayınevi: Payel Yayınları. sf: 325.
-
ANTON S. MAKARENKO. (2010). Yaşam Yolu 2. Yayınevi: Payel Yayınları. sf: 468.