Homeopati, kullanılan maddelerin büyük oranda seyreltildiği için fiziksel ve kimyasal etkilerinin kaybolduğu bir yöntemdir. Seyreltme işlemi, genellikle Avogadro sayısının ötesinde bir seviyeye ulaştığından, çözeltide aktif bir molekül kalmadığı düşünülür. Bu nedenle kimya ve fizikte geçerli olan madde-molekül ilişkisine aykırıdır.[1] Ayrıca seyreltmelerde suyun hafıza etkisi olduğu iddiaları, bilimsel olarak doğrulanmamış ve kuşkulu kabul edilir.[2]
Çoğu sistematik inceleme, homeopatik tedavilerin plasebo etkisinden öte bir etkinlik göstermediğini ve klinik olarak kanıtlanmış bir faydası olmadığını öne sürmektedir. Homeopati üzerine yapılan birçok meta-analiz, sonuçların genellikle düşük kalite çalışmalara dayandığını ve metodolojik eksiklikler içerdiğini göstermektedir.[3] Bununla birlikte, bazı çalışmalarda hafif olumlu sonuçlar elde edilse de, bu sonuçların tutarsız ve genellikle plasebo ile karşılaştırıldığında anlamlı bir fark yaratmadığı tespit edilmiştir.[4]
Kısacası homeopatinin kimya ve fizik kurallarına aykırılığı ve bilimsel temele dayanmayan varsayımları nedeniyle, mevcut bilimsel konsensüs homeopatinin etkinliğini desteklememekte ve bu yöntemi genel olarak plasebo etkisi ile sınırlı kabul etmektedir.
Kaynaklar
- S. Garattini, et al. (2015). The Contradictions Of Homeopathy Legislation. European journal of internal medicine. doi: 10.1016/j.ejim.2015.02.021. | Arşiv Bağlantısı
- L. R. Milgrom, et al. (2006). Is Homeopathy Possible?. The journal of the Royal Society for the Promotion of Health. doi: 10.1177/1466424006068237. | Arşiv Bağlantısı
- M. Cucherat, et al. (2000). Evidence Of Clinical Efficacy Of Homeopathy. European Journal of Clinical Pharmacology, sf: 27-33. doi: 10.1007/s002280050716. | Arşiv Bağlantısı
- E. Ernst, et al. (2002). A Systematic Review Of Systematic Reviews Of Homeopathy. British journal of clinical pharmacology. doi: 10.1046/j.1365-2125.2002.01699.x. | Arşiv Bağlantısı