Dediğiniz gibi son zamanlarda herkes ikinci, üçüncü hatta bazen dördüncü üniversite diplomasını almaya çalışıyor. Bence bunun hem iyi hem de kötü yanları var.
Öncelikle birden fazla diplomaya sahip olmak iş bulma şansını artırabilir. Özellikle teknoloji veya yönetim gibi farklı alanlarda bilgi gerektiren işlerde çok avantajlı olabilirsiniz. Çünkü bu sayede hem daha geniş bir bakış açısına sahip olursunuz hem de farklı alanlardaki bilgilerini birleştirerek daha yaratıcı çözümler üretebilirsiniz. Hatta belki kendi işinizi bile kurabilirsiniz.[1]
Ama tabii birkaç üniversite bitirmek hem zaman alır hem de masraflıdır. Üstelik Türkiye'deki işverenler genellikle deneyime daha çok önem veriyor. Yani bir sürü diplomanız olsa bile iş bulmak o kadar kolay olmayabilir. Hatta bazen tek bir alanda uzmanlaşmak yerine birçok alanda eğitim almak bazı işverenler tarafından olumsuz karşılanabilir. Neticede her şeyin bir bedeli var...
Bir de şu var: Bazı sektörlerde birden fazla diplomaya sahip olmak gerçekten büyük avantaj sağlayabilir. Örneğin bir ajansta editör veya hatta baş editör olmak istiyorsanız Türkçe ve İngilizce dışında birkaç dil bilmeniz, halkla ilişkiler, reklamcılık ve edebiyat gibi farklı alanlarda eğitim almış olmanız size büyük bir artı puan kazandırabilir. Özellikle de insanların ne istediğini anlayabiliyorsanı, deneyiminiz olmasa bile bu pozisyonlara kolayca kabul edilebilirsiniz.
Ancak burada bir paradoks ortaya çıkıyor. Bu bölümlerden mezun olsanız bile insanların ne istediğini anlamak genellikle deneyim gerektiriyor. Ben baş editör olarak çalışıyorum ve önüme otomotivle ilgili bir metin geldiğinde sadece dil bilgisi ve yapısal düzenlemeler yapabiliyorum. Metindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol etsem bile konuya hakim olmadığım için %100 emin olamıyorum. Bu da deneyimin önemini ortaya koyuyor. Örneğin ekibimizde otomotiv konusunda uzman bir yazar var. Arabaların motorlarını söküp, dizayn edip, yeni model bir motor diye yedirebilecek bilgiye sahip. İşte bu noktada da deneyim ve uzmanlık devreye giriyor.
Bir de işin bu bölümlerden mezun olanların o işi ne kadar iyi bildikleriyle alakalı kısım da var. Şu platformda tek kelime yalan söylemedim, tek kelime yalan söyleme ihtiyacı bile duymadım. Hiç şaka yapmıyorum, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu bir genç arkadaş yazarlık başvurusunda bulundu, örnek başlık verdik yazmasını istedik. Ayrıca SEO kurallarıymış, sağlık sektörü kurallarıymış falan hiç bunlardan bahsetmedik bile, sadece yazabiliyor mu onu görmek istedik. Hani yazabiliyorsa zaten eğitiriz, zamanla o kurallara aşina olur diye. Bize bir metin verdi bu bölümü üçüncülükle bitiren arkadaş, de da nın ayrı ya da birleşik yazım hataları mı dersin, büyük küçük harf hataları mı dersin, noktalama işareti hataları mı dersin yani say say bitmez. Biz sahte diploma verdiğini zannettik kontrol ettik, hakikaten bölümden mezun olmuş 4 yılda. Şimdi akıllara şu sorular geliyor:
Soru 1: Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü üçüncülükle bitirip 'de'nin kullanımını bilmemek acaba hangi paralel evrende mümkün olabilir?
Soru 2: Diplomasını gerçekten kendisi mi aldı, yoksa hocalarını rehin mi aldı?
Soru 3: Acaba sınavlarda kopya çekerken 'de' ve 'da'yı ayırt edecek kadar bile dikkatli bakamamış olabilir mi?
Soru 4: Noktalama işaretlerini rastgele mi kullanıyor yoksa yeni bir dil mi icat ediyor?
Soru 5: Büyük harf kullanımı konusunda Caps Lock tuşuyla mı kavgalı?
Soru 6: Dört yıl boyunca hangi derslere girdi? Yoksa bölüm dersleri yerine gizli bir örgütün şifre çözme eğitimini mi aldı?
Soru 7: Kendisine 'yazım kuralları' diye bir şeyden bahsedildiğini hatırlıyor mu?
Soru 8: Bu arkadaşın yazım hatalarını düzeltmek için kaç tane kırmızı kalem gerekiyor?
Soru 9: Yoksa yazım kurallarını yeniden mi yazmayı planlıyor?
Hadi yazımı da biz öğretelim dedik diyelim. Şimdi bu koşullar altında biz bu arkadaşı işe alsak bize ne gibi bir zararı olabilir? Ne olacak ki altı üstü 3 5 milyon TL sağlık bakanlığından ceza yeriz ayda 1 bilemedin 2 kez. Çalıştığımız doktorları, hastaneleri ve klinikleri kaybederiz. Peki bu sözde yazarın metinlerini kontrol eden bir editör yok mu? Tabii var. Ancak editör, editörlük için para alıyor. Bu arkadaştan gelecek olan metinler metin olarak görülmüyor ki, yeniden yazılması gerekiyor. Hangi editör bunu kabul eder ki özellikle günde 200-500 adet metin okuyan ve düzelten bir editörse?
Çok uzattım özetleyeyim. Birden fazla diploma almak iyi güzel de önemli olan o diplomaların hakkını verebilmek. Yoksa "diplomalı cahil" olmaktan öteye gidemeyiz. Hem kendimize yazık ederiz, hem de bize güvenip iş verenlere... Şunu unutmamak lazım "az olsun öz olsun" misali bazen tek bir alanda uzmanlaşmak birçok alanda "yarım yamalak" bilgi sahibi olmaktan daha iyidir. Bilgisayar mühendisliğinden mezun oldum, Laborant ve Veterinerlikten mezun oldum, matematik, fizik ve çevirmenlik ilgi ve araştırma alanlarım ve 3d dijital art tasarlıyorum, ama editörlük yapıyorum. Fakat herhangi bir alanda iddialı olduğumu da söylemiyorum. Çünkü sırf mezun oldum diye iddialı olduğumu söylersem çok yüksek ihtimalle diplomalı cahilden farkım kalmaz. Şu anda yaptığım işe bunların bir faydası var mı? Yok.
Bu nedenle bence önemli olan aldığımız eğitimin kalitesi ve o alanda ne kadar yetkin olduğumuzdur. Eğer birden fazla alanda gerçekten uzmanlaşabiliyorsak bu elbette büyük bir avantajdır. Yukarıdaki cümlelerimden kimse bunu yapamaz diye bir algı çıkmasın. Yapabilen vardır, yaptığını zanneden vardır ya da yapamayan vardır. Ancak sadece diploma sayısını artırmak için eğitim almak yerine, ilgi duyduğumuz ve yetenekli olduğumuz alanlarda derinleşmek daha faydalı olabilir. Yani eğitim ve kariyer planlarımızı yaparken gerçekçi ve hedef odaklı olmalıyız.
Kaynaklar
- A. Craddock. Education In Türkiye. (4 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 30 Eylül 2024. Alındığı Yer: WENR | Arşiv Bağlantısı