Et tüketimi aslında beynimizin ödül sistemini etkileyerek bağımlılığa benzer özellikler gösterebiliyor. Et yediğimizde dopamin adı verilen ve haz duygusuyla bağlantılı bir nörotransmiter salgılanıyor. Bu da isteklerimizi ve bazen aşırı tüketim davranışlarımızı güçlendirebiliyor. Üstelik etin yüksek protein ve yağ içeriği doygunluk ve tatmin hissi yaratıyor bu da bu döngüyü daha da pekiştiriyor. Bu yüzden bazı insanlar için eti azaltmak ya da tamamen bırakmak zor olabiliyor.[1]
Bir de etin evrimsel süreçte önemli bir besin kaynağı olması bu tüketim eğilimlerimizin fizyolojik temellerini oluşturuyor. Ayrıca kültürel ve sosyal faktörler de et tüketimini destekliyor. Birçok toplumda et geleneksel kutlamalar, erkeklik ve statüyle ilişkilendiriliyor; bu da düzenli tüketimi teşvik ediyor. Et odaklı reklamlar ve gıda pazarlaması da cabası; eti çekici yaşam tarzları ve sosyal normlarla birleştirip cazibesini artırıyorlar. Tüm bu psikolojik, fizyolojik ve toplumsal etkilerin birleşimi, et tüketimini azaltmayı zorlaştırarak bağımlılığa benzer bir desen oluşturabiliyor.
Ancak tabii Türkiye'de et fiyatları da uçup gittiği için eti tüketmek de zorlaşıyor... Bedava tedavi işte daha ne olsun, bu devlet bizim için daha ne yapsın...
Kaynaklar
- Psychology Today. Hooked On Meat: Evolution, Psychology, And Dissonance. Alındığı Tarih: 13 Eylül 2024. Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı