Kafa dağıtmak için özel bir ritüelim var. Öncelikle, sabah erkenden kalkıp kendimi aynanın karşısına geçiriyorum ve kendime şöyle bir bakıyorum. Sonra, evin en geniş odasına geçip, kafamı nazikçe omuzlarımdan ayırıyorum. Evet, yanlış anlamadın, kafamı yerinden çıkarıyorum!
Sonra, kafamı dikkatlice masanın üstüne koyuyorum ve başlıyorum onu parçalara ayırmaya. İlk önce sağ gözümü alıyorum, onu kitap rafının en üstüne koyuyorum. Ardından sol gözümü alıp mutfak penceresinin kenarına yerleştiriyorum, böylece güzel manzarayı izleyebilsin diye. Burnumu çiçeklerin arasına koyuyorum, mis gibi kokuları alsın diye. Kulağımı müzik çalarımın yanına yerleştiriyorum, en sevdiğim müziği dinlesin diye. Son olarak ağzımı alıp bir fincan kahvenin yanına koyuyorum, sabah kahvesini yudumlarken sohbet etsin diye. Böylece bütün parçalar dağılıyor ve kafa tamamen dağılmış oluyor!
Tabii, bütün bu parçalar yer değiştirdikçe ben de farklı şeylerle ilgileniyorum. Kitap rafındaki sağ gözüm kitaplardan bilgi alıyor ve penceredeki sol gözüm dışarıdaki güzel manzarayı izliyor. Kafamın her parçası farklı bir yerde, farklı bir şeyle meşgul oluyor ve sonuç olarak, ben de tamamen kafa dağıtmanın tadını çıkarıyorum!
Elbette bu sadece bir şaka! Gerçek anlamda kafa dağıtmak için en sevdiğim yöntemler arasında doğa yürüyüşleri, sevdiğim bir kitabı okumak ve arkadaşlarımla güzel sohbetler etmek var. Gerçekten kafayı dağıtmanın en iyi yolu, sevdiğimiz şeylerle vakit geçirmektir.