Gerçeğin tanımı ile gerçek aynı şeyler değildir. Tanımsal sınırlar varsa ki var biliyoruz çünkü kullandığımız dil sınırlı tanımlayıcıdır bu nedenle tanımsal algoritmalar eninde sonunda hata verecektir. Örneğin soğuk ve sıcak zıtlık deriz ve bir şey hem sıcak hem soğuk olamaz diyebiliriz. Ancak soğuğu aynı zamanda sıcak cinsinden tanımlamak (düşük sıcaklık gibi) mümkün olduğundan burada mantıksız dediğimiz ilk tanımlamanın mantıksızlığı aslında tanımsal olur. Gerçekte ise ortada paradoks yada mantıksızlık yoktur. Bu nedenle olası bir Yaratıcı tanımsallıktan ve tanımsallığın yarattığı tüm mantık kurallarından bağımsız olarak olabilecektir. Burada dikkat edilecek şey bizim tanımlamalarımızın yarattığı paradoks gibi yada mantıksız gibi görünen önermeleri tek tek ele alıp değerlendirmek gerek. Tanımlama biçimi değiştiğinde tüm paradoks veya mantıksızlıklar çözülebilir. Mesela zamansızlık içinde zaman var olamaz gibi. Evren zamansızlık içinde yaratıldıysa zamansız halinde olmak durumunda. Zaman deneyimimiz boyle bir durumda sadece bilinçsel bir durumdur. Nitekim Einstein da zamanın akmadığını gerçekte donmuş bir nehir olduğunu düşünüyordu. Bu arada tanımsallık ve gerçeğin ilişkisi üzerine bir blog yazısı da yazmıştım. Dilerseniz konuyla ilgili o yazıya da göz atabilirsiniz.