Tanrı kavramı, -varlık üstü- bir konumda olmalıdır tanım gereği. Bu da yaratımda belli bir seviyede bulunan varlıkların, yaşamlarını sürdürebilmek için kullandıkları mantık üzerinden, mantıklı olup olmadığı sorgulanamaz olduğunu gösterir. İnsan varlıklarının kendi mantığı ile tanrısal yapıyı mantıklı - mantıksız olarak değerlendirebilmesi, zaten ne kadar mantıksız olduklarını göstermekte. Her insan, sahip olduğu mantığın ötesine geçmekle yükümlüdür. Bunu başardığında, bulunduğu boyutun üstü bir algıya geçecektir. Özellikle mantık hapsinde bulunan (sadece gördüğümle yetinirim, bedenden ibaretim) insan bireyleri, bu içinde bulundukları hapsin sürdürülebilir olmadığını anladıklarında kendilerini çaresiz hissederler. Çünkü mantıkta hapis kalmak üzere insan bedeninde bulunmayı seçmemişlerdir arka planda. Her insan bireyi kendini tanımak, özünü keşfetmek üzere buradadır. Bunu yapana kadar da sistem bireyi buna itecek olay kişi durumları ona çekmeye devam eder. Kişinin mantığı, ne düşündüğünün hiçbir önemi yoktur. Sistem bu şekilde işler.