Doğada bir hamileliğin süresi, yavrunun doğduğunda en temel seviyede hayatta kalacak yeterliliğe ulaşması ile biçimlenir. Yani yavru doğduğunda kısa sürede hareket edebilir, gıda bulabilir, çevresini algılayabilir, düşmanından kaçabilir vs.
İnsanda ise böyle değil. İnsan, bu yeterliliğe kavuşana kadar rahimde kalsa başı öylesine büyüyor ki doğum kanalı o bebeği çıkaramıyor ve anne ölümleri söz konusu oluyor.
Yani insanın hamileliği normalde uzun sürmeli. Bunun nedeni de insanın, evrimsel olarak hayli karmaşık bir organizma olması. Özellikle beyin. Bu kadar karmaşık bir organizmanın olgunlaşması, çok sayıda elementin temin edilip kullanılması vs. süreçleri de anne için hayli yıpratıcı.
Sonrasında ise insan yavrusu hayati yeterlilik açısından aciz doğduğu için uzun süre anne bakımına ihtiyaç duyuyor. Yine hamilelik gibi bu süreç de yıpratıcı. Zaten bu nedenle hem hamilelikte hem sonrasında ikinci bir bireyin yardımına ihtiyaç duyuluyor. Bu bireye de baba diyoruz. Buradan hareketle eğer insan, sağlıklı bireyler dünyaya getirmek istiyor ise bir kadın bir erkek belirli süreler işbirliği yapıp bir organizasyon kurmak zorundalar. Bu organizasyona aile, bu girişime de evlilik diyoruz işte. Gayet anlaşılır ve evrimsel bir gereklilik bu.
Kısaca böyle.