İRADİDİR VE GÜNAHI ÇOK OLANIN HEDEFEİDİR!
Toplum bireyselleşmez. Ancak toplum olma vasfı aşındırılır ve toplum olma vasfını yitiriş hızına bağlı olarak toplumun temel yapı taşları, bireyler bireyselleşir.
Bireyselleşme hızı toplumun toplum olmasından kaynaklı değer yargılarının, çimentosunun ayrıştırılma hızı ile doğru orantılıdır.
Bu bireyselleştirme aşama aşama ve iradi olarak egemenin , “günahları” oranında ve er ya da geç hesap sorulacağı kaygısı güdümünde olur. Önce yalnızlaştırır. Yalnızlaşanın korkularını büyütür. Korku büyüdükçe , yalnızlaşan bir yol ayrımına gelir ve bir tercihte bulunur. Ya benzerleri ile özüne dönmek( toplumsallığa) ve direnmek ya da onu yalnızlığa mahkum eden güce yamanarak medet ummak.
Bu aşamanın sonrası özünü kaybetmedir. Sosyal (toplumsal) bir varlık oluşunun inkarıdır ki buna “YABANCILAŞMA” adı verilir. Üçüncü aşama yozlaşmadır. Ki bu; inkarın da ötesine geçip artık egemen gücün bir aparatı olarak kendisine reva görülen ve onu insanlığından (toplumsallığından) eden süreçleri başkaları için de yeniden üretme misyonunu dayatır.
Bundan sonrası bir bütün olarak toplumun ağırlıklı çoğunluğunun toplum olma vasfını yitirişidir ki buna da toplumsal çürüme adı verilir.
Bugün egemen kapitalist sistemin , insana , doğaya ve yaşama , bilimsel olarak ispatlı olduğu üzere, düşmanca duruşunun sorunsuz idamesi için zaruri yöntemidir. İtiraz edenin buna direnmek dışında ve evrimsel süreçlerin bize emrettiği “toplumsallık” ta ısrar dışında bir seçeneği yoktur. Buna coğrafyamızda ; alenileşen (safların akıl temelli ve sınanabilir netlikte belli olduğu durumlar için) “YA HERRO YA MERRO” adı verilir.
İnsan sosyal (toplumsal) bir varlıktır. Onu bu güne getiren temel ölçüt budur. Bunu kaybettiği gün insan olma vasfını da yitirdiği gündür. Bunu dayatan süreçlerin üçüncü bir yolu yoktur. Ya biat ve itaat ya direnç ve itiraz…
Bireyselleşme ile birey olabilme çok farklı şeylerdir. İlki kendini toplumdan yalıtmadır. İlk başta sarhoş özgürlüğü tadı verir fakat ayılınca iş işten geçmiş olur. Kendini biatın ve koşulsuz teslimiyetin kör delhizlerinde bulur.
Öteki ise( birey olabilme) bir toplum içinde, toplum olma vasfını yitirmeden rengini koruyabilme ile ilgilidir. Ayrıştırıcı değil aksine birleştiricidir. Bir çiçek bahçesinin renkareng oluşuna, katkı sunmaya talip olma işidir.