Kendi adıma söylüyorum, insanın evriminde hiç bir noktayı çok da merak etmiyorum.
Çünkü biliyorum zaten, öğrendim. Detaylar çok da önemli değil çünkü insan ağaçtan yere indi, insan dört ayaktan iki ayak üzerine kalktı, tutunucu ayak yürüyücü ayağa dönüştü (ilk insanımsı bu değişimle ortaya çıktı zaten, Australopithecus. İnsanın evrimindeki ilk aşama ayaktır yani), uzun yürüyüşlere başlayınca kıllar döküldü, ter bezleri oluştu, kollar boşta kaldı, motor beceri gelişti, bu olunca beslenme rejimi değişti, daha çok protein aldı, bu beyni geliştirdi, zekâ patladı vs. Aşamalar hayli belirgin zaten. Çok karanlık nokta yok.
Evrimin kendisi, yani işin temeli zaten inanılmaz derecede büyüleyici ve sarsıcı. O nedenle insanı ağaçtan yere indiren şeyi merak etmiyorum hatta gizli kalması bana daha fazla keyif veriyor. Bir sihir numarasını öğrenmek gibi, sihrin gizemi, büyüsü kaçıyor. Sonucu görmek daha heyecan verici geliyor. İnsan, tertemiz bir evrim sonucu. Bir sihir gibi.
Bu konuda, yani insanın evrimi üzerine yazılmış en iyi kitap da bana göre Joseph H. Riecholf'ın İnsanın Evrimi kitabı.[1] Orada tüm bu süreci öyle güzel anlatıyor ki bilgilenmek bir yana keyif almamak, heyecan duymamak olanaksız bence.
Kaynaklar
-
J. H. Reichholf. (2014). İnsanın Evrimi. ISBN: 9786050203134. Yayınevi: Say Yayınları.