Evrimde izolasyon nasıl temel bir değişim faktörü ise, dil için de bu geçerli.
Aynı dilin konuşulduğu bir ülkenin farklı coğrafyalarında bile konuşma, deyiş, hatta kelime farklılıkları oluşur. Coğrafya genişledikçe bu farklar artmaya, dil değişmeye başlar. Çünkü izolasyona maruz kalan kültürlerin kendisi değişmektedir. Dil de bu değişimin sadece bir üyesidir.
Eğer insanlık çok az bir sayıya düşse, ve hepsi anlaşabilmek için tek bir dilde anlaşsa, zamanla popülasyon arttığında yine farklı coğrafyalarda dil farklılaşmaya başlayacaktır. Ve yine uzun bir zaman beklemek mümkün olsaydı, artık birbirlerini anlamayacak noktaya geldiklerini görecektik.
Günümüzde geçen zaman az da olsa, dillerin farklı coğrafyalardaki kullanım farkları, sıradan kabul edilmekte. Kürtçe gibi dağınık coğrafyalarda kullanılan dillerde ise kullanım farkları anlaşmayı olumsuz etkileyecek nitelikte fazlalaşmıştır.
Diğer yandan her dil zamanla, kendi içinde farklılaşmak durumundadır. Değişen sosyo-kültürel yapı, düşünsel değişiklikler vs vs, dili biçimlendirerek değiştirir. Kültür ve gelenek canlı ürünü olduğu için canlı gibi kabul edilebilir. Ve biz istemesek de değişir. Daha çok dilin yozlaşması olarak bildiğimiz şey, aslında kültürel değişimin dildeki yanısmasından ibarettir. Bir çok dilin eski kullanımıyla güncel hali arasındaki fark da dilin kendi içindeki farklılaşma seyrini ortaya koymaktadır.
Sosyal, kültürel yapıdan herkes memnun olsa, ve denilse ki, şu andan itibaren hiç değişim yaşamayalım, aynı kalalım çünkü artık mükemmel bir düzen kültür oluşturduk. Hayır. Değişim mutlaktır.