Evrim neye dayanmaktadır... Yaşama dayanmaktadır tabiki, günümüzde popülerleşen evrim haberlerinde, konuşmalarında sık sık Darwin'in adını duysakda Darwin'den önce Lamarck evrim konusunda çalışmalar verip fikir yürütmüştü.
Ama asıl tarihsel süreçteki ilk evrim tartışmaları ve düşünceleri çok çok daha eski; Evrim konusu aslında zamanında islam çerçevesinde de yer edinmiş, müslüman bilim adamları tarafından çeşitli yazılara konu edilmişti. Bu konuda ki ilk metinler İbrahim Al-Nazzam ve öğrencisi Osman Al-Cahiz tarafından oluşturulmuştur, Osman Al-Cahiz düşüncelerini Al-Hayavan isimli kitapta toparlamıştır.
Cahiz'den önce Ebu Musa Hayyan'da yaşamın doğal yollarla geliştiğini savunmuştu, hatta insanların bir gün farklı insanlar yaratabileceğini ve bu yeni yaratılmış insanlara da başka peygamberlerin gelebileceğini söylemişti.
Yine başka bir örnek Rasaîl İhvan Al-Safa va Hillan Al-Vâfâ'nın çevirisinde şöyle yer almıştır: “Şekil ve türler, var olduklarından beri malzemelerine göre bellidirler ama bireysel görünümler malzeme içerisinde devamlı bir değişim içerisindedirler. Şekillerin, türlerin ve alt türlerin malzemelerine göre değişmeden kalmalarının nedeni, bunları oluşturan sebeplerin gökyüzünde değişmemesidir. Bireyler ise değişir, çünkü bunları oluşturan sebepler değişmektedir. Bunun böyle olmasının nedeni, bunların oluşum sebeplerinin tanrısal dünya ruhu olmasıdır. Malzemeleri unsurlar, tabiat, oluşum için gereken güç, gökyüzü ve yıldızlar da onları yapan aletlerdir.”
Mantıklı yada mantıksız gelsin 10. Yüzyıldan gözlem ve doğal deneyler sonucu oluşan bilgi birikimiyle yazılan bu cümlelere hayran olmamak elde değil.
Görebileceğin üzere islam tarihinde bile birçok önde gelen insandan evrimle alakalı fikirler ortaya atılmıştır. İslam üzerinden vereceğim son örnek İbn Haldun'un Mukaddime adlı eseri.
Ama islamıda geride bırakarak yüzlerce yıl daha geriye gittiğimizde evrim fikrinin ilk ortaya çıkışını yakalayabiliriz, idealara, antik felsefeye hiç girmeyeceğim! Anaksimandros, keşifleri ve gözlemleri sayesinde yaşayan ilk canlıların kesinlikle insanlar olamayacağını, balığa benzer canlılar olabileceğini söylerek aslında gerçekten salt düşünce ile inanılmaz bir tespite imza atmıştır.
Bu kadar tarihsel anlatıdan sonra nihayet cevaba ulaşalım. Evrim, doğal seçilime dayanır, evrim öyle gelip hiçbir canlının kafasına değnek ile vurmaz. Onları keyfine göre yok etmez, fiziksel olarak yaşadığın çevreye uyum sağlayamayan canlılar yok olmaya mahkum olurlar. Çevreyle dah uyumlu yaşayabilen canlılar, yaşama devam ederler. Doğa sürekli başkalasım içinde olduğu için, türlerde başkalaşım geçirmeye devam ederler. Elbette bu başkalaşımdan çok çok daha az etkilenen türler vardır, kimi tüler bir kaç milyon yılda çok ciddi derecede değişikliğe uğrarken, bazı türler için eş değişim yüz milyon yıl eşiğinde olabilir. Bunun saptanması için üzerinde konuşulması gereken onlarca parametre var ama en basitinden enerji sağlayacak besinin bulunması, solunabilecek havanın bulunması, türün devamlılığını sağlayabilecek kadar güvenli bir coğrafya, iklim, hava şartları, hastalıklar..... dediğim gibi onlarca hatta binlerce parametreden söz edebiliriz.
Genetik varyantların etkisi hakkında da şöyle kısacık bir örnek vererek durumu anlatmaya çalışacağım. Genetik kafa karıştırır, basit düşünelim kol kasımısı yani bilinen adıyla bicepsimizi sıktığımız da kasımız top haline gelir ve pazularımız belirgenleşir, kolumuzu uzattığımızda ise bicepsimiz uzar. Peki aslında bu uzamanın mikroskop altında görüntüsüne baktığımızda çoğu kas lifinin boyunun sadece 3/1 kadar kasıldığını söylesem. Mikron mikron boyutlarda binlerce lif 3/1 oranında kasılarak, senin vücüdunda iri bir top haline geliyor. Halbuki her biri ne kadar ufak bir hareket gerçekleştiriyor. Ama etkisi büyük. Genetik varyantlarda böyledir, değişiklik çok az miktardadır ama bu işlem neredeyse sonsuz bir döngüde tekrarlandığında ortaya çıkacak sonuçlar, bugün hayal dahi edemeyeceğimiz kadar etkili ve değişik olacaktır.