Ciddi bir kitle tarafından, inanma denen olgunun, insanın doğasında ve yaradılışında var olduğu iddia edilir. Yani bazı kişilere göre insan ve herkes, kaçınılmaz olarak bir şeylere inanır/inanmak zorundadır. Bu yaklaşım biçimine göre de bir insanın, herhangi bir inanç sisteminin üyesi olmaması, insanın doğasına aykırıdır.
Bu ön şarta göre, bu kitle tarafından ateizm genellikle, "herhangi bir yaratıcının var olmadığına inanmak" olarak, hatta "Allahın varlığına inanmamak" ve daha da ilerisi "Allahın varlığını ret etmek" olarak tanımlanır.
Ateizmin bir inanç olduğunu iddia edenlere bol bol cevap verilmiştir. Verilen cevaplar nadiren hedefe ulaştığı için de genellikle benzetimler yapılmıştır. En geleneksel ve sık rastlanan benzetim de kel birine saç rengini sormak ya da kapalı halde duran bir televizyonun hangi kanalı gösterdiğini sormaktır.
Ateizm bir inanç değildir. İnanç, tanımı gereği, ortada herhangi bir kanıt ya da bir kesinlik yok iken duyulan güven ve bağlılıktır. Ateizm ise, çok basit bir tanımlama ile, herhangi bir ilahi yaratıcının varlığını iddia eden tüm sistemlerin, yaratıcının varlığı ile ilgili açıklamaları ikna edici bulmama ve bu nedenle de ortada herhangi bir yaratıcı olmadığını düşünme durumudur.
Bu çatışmada, özellikle inançlı kişilerin sıkça düştüğü bir yanılgı da şudur: Hiç bir şeye inanmamak başka bir şeydir, var olan ve çağlar boyu belirli insan gruplarının birlikte kabul ettiği inanç sistemlerinin herhangi birinin kapsamında olmamak başka bir şeydir. Ateistler hiç bir dinin mensubu değillerdir. Bu nedenle, bugüne kadar var olmuş, bilinen hiç bir dinin varlığını iddia ettiği yaratıcıya inanmazlar. Ama bu, inanç denen duyguyu içermedikleri anlamına da gelmez. Bir ateist, insanlığı, onu bekleyen kötü bir gelecekten bilimin kurtaracağına inanıyor olabilir. Bu da bir inançtır. Ama bir din değildir. Yani inanç duygusu başka bir şeydir, din başka bir şeydir. Dinler, inanılması beklenen çok sayıda iddiayı bir arada barındıran ve belirli koşullar söz konusu olduğu takdirde bir insanın kendisinin bir mensubu olduğunu kabul eden yapılardır. İslam'ın şartlarının 5, İslami inancın şartlarının 6 madde olması gibi. Buna göre aslında bir dinin mensubu olmak, çok sayıda iddiaya karşı güven ve inanç duyma gerekliliğini beraberinde getirir. Ve bir insan, örneğin Kur'an'daki 6666 ayetin tek birine dahi inanmıyor olsa -İslam'a göre- Müslüman sayılamaz. Ama bu kişiye ateist de denemez, o kişi İslam'ın yaratıcısı olan Allah'a inandığını söyleyebilir. Bu nedenle aslında dini bakış ve kabullerle ateizm ve ateistler tanımlanamaz.
Bu nedenle de inanç kavramı, herhangi bir dinin mensupları ile diğer insanlar için aynı şey olmadığından kavram karmaşasına sebebiyet veren bir olgudur. İslam'a göre 6 şarttan birine inanmamak sizi imansız kılar. Ama kelime anlamı ile siz hâlen belirli bir inanç sisteminin kapsamındasınızdır.
Özetle, madem bir kişinin Müslüman olup olmadığını, İslam dininin kabullerine göre belirliyoruz, bir kişinin ateist (ya da İslam'a göre kafir) olup olmadığını da ateizmi ortaya çıkaran genel kabullere göre değerlendirmeliyiz. Konuya böyle baktığımızda da ne ateizm bir inançtır, ne de İslam'ın herhangi bir esasına inanç ve güven duymayan kişi ateisttir.
1,486 görüntülenme