Doğru tespite ulaşmak için bilim ve felsefe tarihini iyi anlayabilmek, kavrayabilmek gerektiğini düşünüyorum. Felsefenin önemini özellikle vurgulamak isterim. Çünkü bilimde ilerleme kaydedebilmek için öncelikle düşünce ve fikir dünyanızın gelişmesi gerekir.
Düşünce ve fikir dünyası neden önemlidir? Günümüzde toplumları (ülkeleri) ekonomik açıdan, demokratik-antidemokratik ve gelişmiş-azgelişmiş olarak sınıflandırabilirsiniz. Fakat asıl dikkate değer konu, bilim üreten, az üreten, hiç üretemeyen şeklinde ele alınmalıdır. Peki burada bilim üretme veya üretememe hangi kıstasa göre belirleniyor. Kaynak yetersizliği ve bilime yeterli bütçe ayıramamak olabilir mi? Hayır! Petrol zengini devasa bütçelere sahip ülkeler var. Bu durumda bilim üretebilme kabiliyetine en çok bu ülkeler sahip olmalıydı, ama durum böyle değil. "Bilime katkı sağlayamayan toplumların ortalama zekaları çok düşük, belki ondandır" diyebilir miyiz? Hayır! Çünkü tüm toplumların zeka ortalamaları birbirine çok yakın. Bu tespitlerden sonra geriye kalan neden çok açık. Fikir, düşünce ve akıl-mantık dünyamızda bir sorun var.
Kısaca bilim ve felsefe ilişkisine ve tarihine bir bakalım.
İlk Çağ Felsefesi Ve Bilim: Bu dönemde aslında felsefe ve bilim iç içe geçmiştir, çünkü doğayı ve insanı anlayabilmek, kısmen gözlemlere dayandırılsa da bilimsel disiplin ve doktrinlerin henüz bilinmemesi nedeniyle deneylere dayandırılamıyordu. Akıl ve mantık yolu ile yapılan yorumlar daha çok ön plana çıkmaktaydı. Bu dönem özellikle önemlidir, çünkü ilk kez mitolojiden ve çok tanrılı dinlerin açıklamalarından ziyade doğayı anlayabilmenin, ve yine doğayı gözlemleyerek ve akıl yürüterek açıklanabileceği anlayışı yeşermişti. Bu felsefe fikri sadece Antik Yunan, Roma gibi batı toplumlarında görülmedi. Buda, Konfiçyus gibi fikir adamları sayesinde uzak doğu toplumlarında da etkileri görülmüştür.
Orta Çağ Felsefesi Ve Bilim: Bu döneme damga vuran felsefe, Skolastik Düşünce'dir. Bu felsefi düşünce, semavi dinler ve kutsal kitapların metinleri temel alınarak vahiy ilmini kutsallaştırır, akıl ilminin şeytani yönleri olduğunu ve doğayı, insanı anlayabilmenin ancak vahiy ilmiyle mümkün olabileceğini savunur. Özgür düşünce ve fikirler önemsenmez, bilim ve akıl yoluyla yapılan tespitler ciddi baskılarla yok sayılır. Skolastik Felsefe, sadece batı dünyasında etkili olmamıştır, özellikle 12. asırdan sonra İslam dünyasında da etkileri görülmüştür.
Yeni Çağ Felsefe Akımları Ve Bilim: Bu döneme damga vuran Rönesans (kendine gelme, uyanma) fikirlerine göre; düşüncenin her türlü otoriteden kurtarılması, akla ve deneye önem verilmesi ön plana çıkmıştır. Bilgiye ulaşmanın yolunun ancak gözlem ve deneylere dayandırılabileceğini ortaya koymuştur.
Düşünce ve fikir dünyasının özgürleşmesi; bilimsel yöntem, disiplin ve doktrinlerin hızla gelişmesine neden olmuştur. Ve tabi bilimdeki bu ilerlemeler özellikle son 200 yılda teknolojik ilerlemelerin temelini oluşturmuştur. Dünya üzerinde yaşayan her birey bu etkileri yaşayarak tecrübe etmiştir.
Sonuç olarak; özellikle son 200 yılda teknolojinin ilerlemesini; bilime, bilimsel ilerlemeyi de düşünce ve fikir dünyasının özgürleşmesine borçluyuz. Şimdi ismini hatırlayamadım ama bir filozofun sözüyle yazıyı bitireyim "Umarım her ulus kendi Rönesansını yaşar".