Çok emin değilim ama ben olsam başlangıçta farklı canlılar ve evrim küçük kademelerden başlangıçtaki farklı formundan →en iyi forma ulaşır ve farklı görünür birde ortamda ekosistem olduğundan farklı görünür/olur derdim
Çok emin değilim ama ben olsam başlangıçta farklı canlılar ve evrim küçük kademelerden başlangıçtaki farklı formundan →en iyi forma ulaşır ve farklı görünür birde ortamda ekosistem olduğundan farklı görünür/olur derdim
Diğer arkadaşlar, sorunuzun evrim ile ilgili kısmına cevap vermişler ancak öğretmeninizle gerçekleştirdiğiniz sohbette, gözden kaçabilecek başka ve çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Öğretmeninizin, evrimin kanıtlanmadığı ve bu nedenle de var olamayacağı yönünde söylemi...
Bu söylemin bir öğretmenden çıkması gerçekten çok üzücü. Bir eğitim görevlisinin bilimsel metodu bilmemesi, herhangi bir bilimsel gerçeği kanıtlamanın gerektiğini düşünmesi inanılır gibi değil. Öğretmeninize şunu sorun lütfen: Kütleçekimi de kanıtlanmadı, inanmayan uçsun.
Bilimde "kanıt" diye bir şey yok. Fiziksel gerçekler var. Gözlemleyebildiğimiz, varlığından emin olduğumuz gerçekler. Ama bu gerçeklere verilen isimler ve o gerçekler üzerine yapılan açıklamalar değişiyor. Gerçeklerin gerçek olduğunu göstermeye gerek var mı? Gerçeklerin kanıta ihtiyacı var mı? Yok. Kütleçekimi bir gerçek. Kütleçekiminin kanıta ihtiyacı var mı? Yok. Newton, cisimlerin birbirine doğru hareket etme eğiliminde olmasına bu ismi verdi. Aradan 200 yıl geçti Einstein başka bir teori yazıp başka bir isim verdi. Uzayın bükülmesi dedi. Ama cisimlerin birbirine yaklaşma eğiliminde olması bir gerçek. Hangi ismi verdiğiniz çok da önemli değil. İşte öğretmeniniz, bir gerçeğin, birden çok açıklaması var diye o gerçeğe, "gerçek değil" demiş oluyor.
Biz insanoğlu olarak doğamız gereği bu gerçekleri bilimsel olarak açıklamak istiyoruz. Anlamak istiyoruz. Bu süreçte önce gözlem yapıyoruz. Sonra gözlemlediğimiz gerçeği, açıklama olasılığı olan bir hipotez oluşturuyoruz. Bu hipotez dediğimiz şey "böyle olabilir" demektir. Herkes sınırsızca hipotez üretebilir. Hipotez, akla uygun ama veri gerektirmeyen bir fikir yürütmedir. Sonra veri topluyoruz ve bu hipotezleri deneylerle sınıyoruz. Deneylerle çürütülemeyen hipotezler teorilere dönüşüyorlar. Elimizdeki veriler arttıkça, o hipotezi zenginleştiriyoruz ve güçlendiriyoruz. Bu şekilde, nasıl meydana geldiğini anlayamadığımız o baştaki gerçeği açıklamaya başlamış oluyoruz. İşte buna "teori" ya da "kuram" deniyor. Yani teori ya da kuram, varlığından emin olduğumuz bir gerçeğin, bilimsel açıklaması demek. Kütleçekiminde olduğu gibi bu açıklama değişebilir. Güncellenebilir. Ama o açıklamanın, açıklama çalıştığı gerçek değişmez. O vardır ve oradadır. Biz ona ulaşmaya çalışırız sadece.
Evrim bir gerçek. Biz onu açıklamaya çalışıyoruz. Evrimin gerçek olduğunu fosillerden, türleşmeden, dönemsel tutarlılıklardan ve başka bir çok "kanıt"tan zaten biliyoruz. Ayrıca laboratuvarda evrimi gözlemleyebiliyoruz bile. Ama amacımız kanıt değil çünkü dediğim gibi bilimde kanıt diye bir şey yok. Kanıt, bir şeyin açıklaması olmuyor. Bir gerçeği "işte kanıt" diye açıklayamazsınız. Yarın başka biri başka bir kanıt sunar. Bize izahat, açıklama, detay, dinamik, süreç vs. lazım. Herhangi bir gerçekle ilgili karşı kanıt üretmek zor değildir ama açıklama üretmek zordur ve modern bilimin esaslarından biri "yanlışlanabilirlik" ilkesidir. Evrimle ilgili bu açıklamaların bütününe de "Evrim Teorisi" diyoruz. 170 yıldır bu teori sınanıyor. Çürütülmeye çalışılıyor ama çürütülemedi. Bazı kısımları değişti, güncellendi, katkılar yapıldı. Ama özü tamamen aynı. Darwin "Türler doğada rakiptir" dedi. Kropotkin "Hayır, bazı türler doğada yardımlaşıyor" dedi. Bu şekilde Darwin'in teorisinin bir kısmını değiştirdi. Bu şekilde Darwin'in evrim kuramı çürümüş mi oldu? Hayır. Düzeltilmiş, zenginleşmiş, güncellenmiş oldu. Daha da sağlam oldu.
Sizden ricamız, sorunuza verilen bu cevapları öğretmeninizle paylaşın. Öğretmenler ülkemizin en önemli çalışan kesimlerinden biri. Hak ettikleri değeri görmedikleri de -kanıta gerek duymayan- bir gerçek. Biz bunu biliyoruz ama birileri sürekli "karşı kanıt" sunarak onların hak ettikleri değeri vermiyorlar. Çünkü dediğim gibi, "karşı kanıt" üretmek hayli kolay bir şeydir. Bu durumda onlardan beklenen bilimsel gerçeklere, çalışmalara, bilim dünyasına saygı duymaları ve bilimsel temelli eğitim metotlarını benimsemeleri.
Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Eğitim hayatınızda başarılar dilerim.
Evrimin temelini anlamak istiyorsanız her zaman soy ağacını düşünün. Evrim, bütün canlıların koyulduğu büyük bir soy ağacından ibaret.
İki farklı türü aynı ortama koymayı mı düşünüyorsunuz? Kuzeniniz ile kendinizi aynı ortama koyun ve soyunuzun devam ettiğini düşünün. Dedeniz aynı olsa da ikinizin de farklı bir genetik mirası var. Kuzeniniz size dönüşmediği için soyunuzun devam ettiği (yani evrimleştiği) yalan mı olmuş oluyor? Tabii ki hayır. Evrimin "Bak şimdi bunlar aynı yerde ya, ben bunları aynı tür yapayım." gibi bir bilinci mi var? Hayır.
Her zaman nedenleri sorgulayın. "Aynı ortama koydum diye "neden" aynı tür olsun ki?"
Tabii ki farklı ortama farklı türler götürdüğünüzde şartlar yeterince farklı ise ve yeterli çeşitlilik ve çevresel baskı da varsa, o getirilen türler bambaşka türlere evrimleşebilir. Bunun da nedenini sorgulayın, işleyişi anlamaya çalışın.
Kalabalık bir türü farklı bir yere taşıdınız. Bireyler o çevreye uygun evrimleşmediği için şartlar onlara göre zorlu ise bazı bireyler ölecektir veya zor hayatta kalacaktır. Ancak mutasyon, crosing-over gibi çeşitlilik mekanizmaları sayesinde tür içi çeşitlilik olduğundan o yeni çevrede daha kolay hayatta kalan ve üreyenler de olabilir. Onlar avantajlı olduğundan daha fazla ürer ve yavaş yavaş nesiller geçtikçe ilk koyduğumuz türden başka bir tür olarak sınıflandıracağımız bir tür elde ederiz. Tabii ki yeterli çeşitlilik yoksa, çevre çok değişmemişse popülasyon yok olabilir veya çok değişmeyebilir. Belki bunu "adaptasyon" olarak görmüş olabilirsiniz. Adaptasyon da bir evrimdir, adaptif evrimdir.
Türlerden farklı türlerin evrimleşmesi böyle işler. "İki farklı tür getirdim, niye birbirine dönüşmedi?" diyerek evrimin kanıtlanmadığını iddia etmek, evrimin en temel mekanizmalarına, soy ağacı işleyişine yönelik bilgi eksikliğinden kaynaklanır. Siz, bilginiz olmayan bir konuda bilgi edinmeyi seçmişken, öğretmeniniz bilgisi olmadığı bir konuda onlarca bilim dalında aktif olarak kullanılan, yüzlerce departmanın çalıştığı multidisipliner bilim sahasına hakaret etmeyi seçmiş. Bu tür konularda söylediklerini dikkate bile almayınız ancak size öğrenmek için bahane olsun. Buradaki yazı dizisi önerebilirim.
Gün geçmiyor ki evrimi öğrenmeden evrimi yanlışlamaya çalışanlar tuhaf bir şey ortaya atmasınlar. En azından şimdi ki maymunlar neden insan olmuyordan iyidir. Nerede eski maymunlar.. Bu tarz bir soru ile karşılaşıldığında tabii ki ilk sorulması gereken neden olsun? Bu yaklaşımın ve cehaletin bir biyoloji öğretmeninden gelmesi de ayrı bir trajedidir hem okulunuz hem ülkemiz...
İki soy hattı genetik açıdan aynılaşamaz. Genetik değişim mutasyonlara bağlıdır ve mutasyonlar ortamdan gelmez. Mutasyon DNA zinciri içerisinde rastgele oluşur(istisnalar yok mu? Bu kuralı değiştirecek kadar değil). Nadiren başka soy hatlarında aynı genler ortaya çıkabilir ancak tabii ki bu bir iki genle sınırlıdır. Olasılık dahilindedir ancak iki soy hattının mutasyonlarla bire bir aynı genlere sahip olabilmesi imkansızdır. Canlılar taksonomik olarak soy hatlarına göre sınıflandırır. Yani bir birleri ile çiftleştiklerinde verimli yavrular üretemeyen iki farklı türün soyu gelecekte de asla verimli yavrular üretemeyeceklerdir. Çünkü genetik olarak aynılaşamazlar.
Peki ortam ne işe yarar evrimsel süreçte? Ortam fenotiplerin seçiliminde etkilidir. Yani mutasyonlarla ortaya çıkan genlerin sağladığı özelliklerin seçiliminde. Benzer özellikler farklı genlerden kaynaklanabilir. İki canlı benzer bir ortamda genetik açıdan olmasa da fenotip açısından benzeyebilir mi ayrı soy hatlarına mensup olmalarına rağmen? Tabii ki de. Karsinizasyon bence bunun en çarpıcı örneğidir. Yengeç diye bahsettiğimiz hayvanların büyük bir bölümü aslında aynı soydan gelmemektedir. İstakozlar gibi canlıların yengeçlere benzemiş soy hatlarıdır. Dış görünüşleri yengeçlere çok benzese de özellikle iç organlarına bakıldığında farkları kolayca anlaşılıyor. Genetik açıdan benzerlik yok ama özellikleri benzemiş.
Yaklaşık yüz yıl önce nesli tükenmiş olan tasmanya kaplanının bu görüntüsü güzel bir örnektir. Tasmanya kaplanı veya tasmanya kurdu kangurular gibi keseliler alt sınıfındandır. Ancak duruşları, yürüyüşleri epeyce köpekgillere benzemektedir.
Buna yakınsak evrim denir. Anlaması kolaydır. Yıl boyu karlı ortamlarda yaşayan canlıların kamufle olabilmek için beyaz kürk geliştirmeleri gerektiğini düşünebiliriz. Bu beyaz kürkü elde ettikleri genler eğer ortak atalarından gelmiyorsa muhtemelen başka genler olacaktır. Bazen bunun gibi pek çok konudaki özellikleri aynı olabiliyor. Ancak hayır iki farklı canlı aynı canlı olamaz. Gene uçabilmek gibi bugün mevcut omurgalılar arasında daha çok kuşlarla özdeşleşmiş bir özelliği memeliler arasından yarasalar da geliştirmiş ancak yarasalar bir kuş türü olmamıştır. İki tür de(özellikle farklı cinslere mensupsalar çünkü aynı cinsin içindeki türler bazen üreyebilen yavrular üretebiliyor) aynı tür olamaz.
Türler soy hatlarına göre sınıflandırılır. Soy hatları karışamadıktan sonra aynı tür olmak aynı canlı olmak diye bir şey yok.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.