Aşık olduğumuzda ya da aşık olduğumuz kişiye yaklaştığımızda "savaş veya kaç" adını verdiğimiz çok ilkel bir dürtü devreye girer. Beyin böbrekleri uyararak adrenalin ve noradrenalin salgılatır. Bu hormonlar sayesinde kalp daha hızlı kasılmaya başlar çünkü savaş veya kaç dürtüsü için kollara ve bacaklara daha çok kan gitmesi lazımdır.Birden hızlanan kalp ritmi sanki kalbimiz sıkışıyormuş hissi verir. Mide gibi iç organlara ise daha az kan gitmeye başlar yani mantık olarak aslandan kaçarken midenin çalıması öncelikli bir olay değildir :) bu yüzden mide küçülür ve "kelebekler uçuşuyormuş" gibi hissederiz. Aşık olmak büyüleyici bir duygudur aşk sırasında deneyimlediğimiz şeyler madde bağımlılarının deneyimlediği şeylerle benzerdir. Aşık olduğumuzda oksitosin salgılarız ki bu hormonun diğer adı bağlanma hormonudur. Onunla zaman geçirdikçe hem oksitosin salgılarız hem de seratonin ve endorfin gibi mutluluk hormonlarını salgılarız bu yüzden onunla daha çok vakit geçirmek isteriz ve ona bağımlı olmaya başlarız beynimiz adeta bir hormon havuzuna dönüşür ama ondan ayrılınca :( beynimiz oksitosin ister ama artık o olmadığı için ona bağlı olarak gelen oksitosin artık gelmez . Beyin kimyanız değişmeye başlar (eskisi gibi endorfin seratonin ve oksitosin salgılanmaz). Vücudumuz eski hormon seviyesine alışmıştı ama bu seviyedeki hormon düzeyini bulamadığında fizyolojimiz düzgün olarak çalışamaz (aşk acısı çekerken aktifleşen bölgeler yumruk yeme gibi fiziksel acı yaşarken aktifleşen yerlerle aynı oluyor) ..........