Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte, bu yapıların sadece görünüş olarak solungaç yarıklarına benzemesi, yapı ve fonksiyon olarak solungaçlarla ilgisinin olmaması, bunun evrimsel bir kanıt olarak sunulmamasını gerektirmektedir.
Bu konuda Jerry Bergman'in desteklediğim fikirleri şöyledir:
Solungaç yarıkları olarak adlandırılanlar ne yarıklar ne de solungaçlardır; embriyonun boyun bölgesinde yer alan ve çeşitli şekillerde oluklar veya kıvrımlar olarak adlandırılan bir dizi alternatif kese ve çıkıntı oluşturan epitelyal dokudur. Bu yapılar artık anatomistler tarafından doğru bir şekilde faringeal çıkıntılar ve keseler olarak adlandırılmaktadır. Her ne kadar yüzeysel olarak balıklardaki solungaç yarıklarına dönüşen yapıya benzeseler de, insandaki bu yapılar boyun ve boğaz bölgesindedir; balıklarda 'solungaç yarıkları' başın boyun bölgesine bitişik tarafında bulunur. Dahası, balıklarda bu yapılar kelimenin tam anlamıyla yarıklardır ve suyun iç solungaçlara girip çıkmasını sağlayan açıklıklar oluştururlar ve bu da iç solungaçlardan oksijeni uzaklaştırır. Solungaç yarıkları yalnızca suda yaşayan solungaçlı hayvanlar için gereklidir. İnsanlardaki 'solungaç yarığı' bölgesi, kısmen gelişen yarıklar veya solungaçlar bile içermez ve solunum işlevi yoktur. 'Solungaç yarıkları' yanıltıcı bir terimdir. İnsan faringeal keseleri akciğerler veya solungaç benzeri yapılar gibi homolog yapılara dönüşmez. Bunlar, bazı Darwinistlerin iddia ettiği gibi "yeni yapılara" dönüştürülen "eski yapılar" değildir. Aksine, bu bölgelerin gelişimsel kaderi; yüzün bir parçası haline gelen çok çeşitli yapıları, kulak boşluklarını, orta kulak kemiklerini, çiğneme kaslarını ve yüz ifadesini, alt çeneyi ve belirli boyun kısımlarını içerir.[1]
Kaynaklar
- Jerry Bergman. (2004). Human Embryonic Gills And Gill Slits—Down But Not Out. TJ. | Arşiv Bağlantısı