Bu sorunun cevabı için kesin bir yargıda bulunamayız. İnsan dediğimiz varlık çok kompleks bir düşünce yapısına sahip. Ne kadar türümüz yani medeniyetimizin zaman içerisinde devinimli bir şekilde gelişim göstermesi etik kurallarımızında bir nebze olsun daha olumlu ve uygulanabilir olmasına olanak sağlamış olsada zekanın etik kuralları ile doğrudan bir bağlantısı olduğu kanısında değilim. Bunu örneklerle detaylandırırsak eğer şöyle bir varsayımda bulunabiliriz. Diyelim ki türümüz şuankinden daha zeki bir tür olarak evrimleşti ve daha gelişmiş bir soyolojik plana sahip. O zaman şöyle düşünebiliriz bu daha zeki varyantımızın kendi medeniyetinde kurduğu düzeninde bizimkinden daha uygulanabilir bir etik sisteme sahip . Ama bu sürecin bizim şu an düşündüğümüz şeklinde olacağını varsaymak hatalı bir varsayımdır. Çünkü daha zeki bir türde sistemin nasıl işleyeceği nasıl bir politikaya sahip oldukları vb. bir çok etken de dahil edildiğinde böyle bir varsayım için kesin bir yargıda bulunmamız için yetersiz veriye sahip olduğumuzu gösterir. Ya da gelecekte yapay zekaya dayalı süper bir medineyet olduğumuzu düşünelim. O zaman belkide bizim için şu an etik olmayan davranışlar onlar için gayet normal karşılanabilir. Şu an bizim için cinayet ya da insan haklarına zarar veren durumları etik olarak tanımlanmamıyışımız gelecekteki yapay zeka medeniyetinde bizim gibi düşünmesi gerekliliğini göstermez. Onlarda da bizim koyduğumuz kuralların etkili olmasını düşünemeyiz. Uzun lafın kısası zekanın bizim tabirimizle etik kuralları ile doğrudan bir bağlantısı olduğunu düşünmüyorum. Fakat geçmişteki atalarımıza ve yaşanan tarihi olaylara bakarsak zamanla medeniyetimizin gelişmesi ile etik kurallarının daha yaygın ve uygulanabilir olmasının parelel bir ilerlemeye sahip olduğunu söyleyebiliriz. [1]
Kaynaklar
- O. Höffe. (2020). Etik Bir Giris. ISBN: 6257757119. Yayınevi: Runik Kitap. sf: 120.