Homosapiens, olması gerektiği şartlarda mağarada doğada yaşarken, düzenli olarak besine ulaşması söz konusu değildi. Ayrıca besin elde etmek için enerji harcamak avlanmak vs zorunda idi.
Bizim fabrika ayarımız sürekli tok kalmak falan değil kısaca. Genetik mirasımız sürekli ac kalan, özellikle kış şartlarında ölüm tehlikesi ile tanışabilecek şartlara göre aktarılmış yapıda.
Bu sanki olumsuz bir durum gibi görünebilir. Ancak, biyoloji daima içinde bulunduğu şartlara uyumlanma eğiliminde dir. OTOFAJİ MİTOFAJİ gibi 2 önemli ve temel işleyiş sadece ve sadece AÇ iken gerçekleşir. Hasar görmüş mitekindriler in yok edilerek serbest oksijen radikali üretmeleri engellenmiş olur. Yaşlanmış hücrelerin sindirilmesi de hem enerji üretimi sağlar hem de sorunlu hücrelerin yenileriyle değişimini gerçekleştirir. Aslında öğün atlamak ve AÇ KALMAK birer İHTİYAÇ. Yeni yeni döngüsel oruçlar gündemimize girdi. Nobel ödülü alınınca açlık konusu normalleşmeye bilinmeye başlandı.
Modern dönemde Homosapiens geçmişte yaşadığı zorlukların açısını çıkarırcasına obez olma yolunda genetiginin tersine bir yaşam tarzına koşuyor. Kendi biyolojisi ile savaşan insan... Cahil insan.
Geç yatmak, un şeker gibi biyolojiye zıt şeyleri vücuduna almak, sedanter hareketsiz yaşam, çok yemek kilolu olmak, alkol sigara gibi zehirlere kendini maruz bırakmak gibi saymaklabitmeyecek hataların aktörü, başına getirdiği sorunlarda boğulmadan karaya çıkmaya cesaret edemeyecek gibi görünüyor.