Bu durumu tam manasıyla iklim değişikliğine bağlamak yanlış. Çünkü iklim dediğimiz olay tamamen suni bir veri ortalaması.
İklim sıcası bir bölgeye görülen meterolojik olayların belirli bir süre içinde kayda alınarak yapılmış bir aritmatik ortalamadır.
Örnek vermek gerekirse Türkiye'nin iklimi dendiğinde yaklaşık olarak 200-5000 yıllık bölgenin sıcaklık değerleri alınır, toplanır ve toplanan veri sayısına bölünür. Aynısı yağışlar için de yapılır. Daha sonra hangi ayda ne kadar sıcaklık ve yağış olduğu da detaylandırılabilir...
O ortalam sıcaklık şuanda Türkiye için yaklaşık 15 derece. Yani biz yılda ortalama 15 derece sıcaklığa sahip bir ülkeyiz. E bu ülkede kar yağıyor, yaz oluyor. 40 45 derecelik veriler de var -10 -30 da var. Ama işte ortalaması bu. ONBEŞ. Son yıllarda(30 yıl) bu konudaki araştırmalar hız kazandı. Ve Türkiyenin ortalama sıcaklığı yaklaşık 0.20°C arttığı tespit edildi. Bu ciddi bir artış. Çünkü daha radikal soğukların da yaşandığını düşünürsek sıcaklığımız giderek artıyor demektir. Bu da bizleri ilerleyen yılda alışık olmadığımız yağış serüvenine itebileceğini gösterir...
Bu işi küresel iklime vuralım. Tamam küresel iklim de bir ortalama ama küresel iklimde bölgesel iklimden kaynaklı oluşan hava basınçları ve rüzgarlar işleri daha karmaşık hale getirir.
Örneğin Türkiye nin ısınması küresel çapta çok ciddi bir etki değil gibi gözükebilir ama işler öyle ilerlemez. Örneğin Türkiye ye kışın Sibirya Y.B Alanında bir soğuk hava dalgası gelir. Ancak Türkiyede bu yıl olduğu gibi Azor Basınç etkisi kendini kuvvetli hissettirdiğinde Sibirya üzerinden gelen bu soğuk hava dalgası, sıcak hava ve soğuk havanın karışmak istememesinden dolayı Gürcistan, Kazakistan Ermenistan gibi bölgelerde bu havanın normalden daha fazla durmasına neden olur.
Haliyle bir taraf kar tipi soğuktan kurtulamazken diğer taraf da kuraklık ve sıcaklıktan çıkamaz. Bu yıl yine bazı gariplikler yaşandı. İzlanda soğuk hava basıncı bu yıl çok genişleyemedi. Çeşitli nedenlerden dolayı. Haliyle iskandinavya -30 gibi sıcaklıklarla boğuşurken sadece birkaç yüz km ötedeki batı avrupada bu sıcaklık -5 ile 0 derece arasındaydı. Orta Avrupa 10 derecenin üzerinde iken balkanlar 15 derece civarındaydı. Türkiye ise o zamanlarda 23 gibi bir sıcaklık vardı. Bu verilerin olduğu dönem kasım ayı idi. Sadece birkaç bin kmde 50 küsür sıcaklık farkı da haliyle ciddi bir basınç farlı yarattı. Bu fark ise bir yerlere damla yağmur düşmezken diğer yerleri seller bastı.
Aynı durum Abd de de yaşandı. Orda Labrador çok geniş yer aldı. Amerikayı buz çağına soktu. Çin ise sıcaktan yağmura teslim oldu. Bu değişiklikler olacak. İklim stabil kalmaz, kalamaz.
Afet riski oluşturması da bu durumlardan kaynaklı. Farklı basınç merkezlerine ne kadar yakınsanız o kadar ciddi sorunlar yaşarsınız. Meterolojinin ana kaynağı basınç merkezleri ve okyanus akıntılarıdır. Bu yerleri öğrendiğinizde, farklı verilerin birbirine en yaklaştığı noktalara iyi bakın. İşte oralar afeti yaşacak olan bölgeler olacaktır :). Doğada hiçbirşey sessiz ve sedasız gelmez. Yeter ki duymasını bilin