Gelecekte (milyarlarca yıl sonra) karanlık maddenin bozunup, karanlık enerjinin evrenin bütçesinin neredeyse tamamını kaplaması mümkün. Ama bunun olup olmayacağını bilmiyoruz. Eğer olursa, o zaman evren ileride çok daha hızlı genişleyecek. Daha teknik konuşmak gerekirse, genişlemenin ivmesi bile zamanla artacak. Bu sebeple önce galaksiler birbirinden kopacak, daha sonra yıldızlar, içlerindeki atomlar ve son olarak da atomaltı parçacıklar birbirlerinden uzaklaşacaklar. Geriye kalan evrende karanlık enerji yoğunluğu o denli artacak ki, belirli bir anda vakum, enerji yoğunluğundan ötürü kendi üzerine çöküp tekillik oluşturacak. Buna “Büyük yırtılma” da deniyor.
Eğer bu bahsettiğim olmazsa büyük ihtimalle evren “ısı ölümü” dediğimiz sona doğru ilerleyecek. Bu durumda yakıtları biten yıldızlar karanlığa gömülecekler ve eninde sonunda kara delikler oluşturacaklar. Milyarlarca ve milyarlarca yıl sonra bu kara deliklerin de Hawking ışıması yüzünden buharlaşması ile evrende yalnızca eş-yoğunluklu (homojen) bir ışıma kalacak. Evrenin entropisi en büyük miktara ulaşacağı için evrende bu andan itibaren daha ilginç başka bir şey yaşanmayacak ve ebedi olarak bu sıkıcı halde kalacak.
Daha az olası bir sonda ise “Büyük çöküş” dediğimiz bir durum yaşanabilir. Büyük çöküşün daha az olası olmasının sebebi, gözlemlediğimiz evrenin geometrisinin düz olması ve karanlık enerji içermesi. Bu nedenlerden ötürü, içinde yaşadığımız evrenin genişlemesinin durup, tersine dönmesini beklemiyoruz. Ama ölçüm hataları veya günümüzde modelleyemediğimiz ve ileride önem kazanabilecek başka bir enerji bileşeni yüzünden gelecekte evrenin genişlemesi yine de durup, tersine dönebilir. Bu durumda evrenin Büyük Patlama’nın kronolojik tersini yaşayarak ortalama ısısını arttıracağı ve kendi üzerine çökeceği öngörülüyor. Bu noktadan sonra ne olabileceği fiziksel evrenbilimden çok biraz felsefenin biraz da hayal gücümüzün alanına giriyor.