Bu aslında, evrim mekanizmasına müdahale gerektiren yapay seçilim ile ilgili. Yapay seçilim kavramı günümüzde de bitkiler, hayvanlar üzerinde etkisini sürdürdüğümüz bir olgu. Ama burada bir noktaya değinmek gerekir diye düşünüyorum, bu müdahale yeterliliğine sahip olup olmadığımızla ilgili bir kaç soru ; öncelikle, bilinç var mı? Var ise, doğal seçilme etki edecek yeterlilikte bir bilinç düzeyi var mı? O da varsa insanlar o yeterlilik düzeyindeler mi? Etik algımız üst düzey bir gelişmişlik seviyesinde değil ve bunun sonuçları öjeni, hayvan deneyleri, insan deneyleri gibi olaylara da yansımıştır. Bebek seçimi ile eş seçimi ilişkili kavramlar aslında, zaten gelecek nesile sağlıklı bir yavru bırakma adına sağlıklı kadınları tercih edebiliriz, renkli göz, burun, ağız, bel, kalça, kişilik... Bunların hepsi çocuğun da karakterine ve görünüşüne etki edecek durumlar. Doğal ve yapay seçilim düzleminde ise ikisini ayıran şey, bilinçli müdahale ve kontrol arzusu. Önem sırasına göre bile değişebilecek bir konu bu, biz güçlü genler olarak uyumu, kas gücünü, zekayı baz alabiliriz, bu da bilinç anlamında bahsettiğim yeterlilik kavramını etkileyen bir konu. Ancak CRISPR-Cas9 gibi sistemler, ilerleyen yüzyıllarda konunun gidişatını değiştirecek gibi, bu biraz insanlığın kontrol içgüdüsüne yönelik bir ilerleyiş.[2][1] Her şeyin kontrol altında şekillenip, ilerlemesini sağlamak ne kadar etik, orası da tartışılır. Eş konusunda dediğimiz gibi doğal seçilim faktörleri işin içinde ve içgüdülerin, hormonal tepkimelerin eserleri. Yani ortada rasyonel bir karar bulunmaz gibi görünse de bu kendi düzeyinde mantıklı bir karar mekanizmasıdır, çünkü amaç hayatta kalmak ve hayatta tutmaksa, buna yönelik özelliklerin seçilmesi de mantıklıdır. Peki o zaman neden hala yapay müdahaleye ihtiyaç duyuyoruz? Basit, çünkü evrim hata yapabilir, kusursuz işlemez. En azından bugün senin yararına ilerlerken yarın yok olmana neden olabilir, ama bu o kadar önemli değil, çünkü yaşam başka bir daldan yoluna devam edecektir. İşte biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz, her zaman için insanlığı ayakta tutacak yollara teşvik ediyoruz ve yönlendirmeye çalışıyoruz doğayı. Bu durum etik algımıza doğrudan müdahale ediyor, çünkü en önemli derdimiz (evrimin bir getirisi olarak) kendimizi. Etik algısı yaratmak, bunu değiştirmek adına attığımız bir adım, ancak hiçbir insan kendi neslini, başka bir canlınınkine kolay kolay tercih edemez.
ÖZETLE
Sorunun en net cevabı, eşlerimizi doğal seçilim nedeniyle seçiyoruz ve bu bebek seçimiyle de ilgili bir kavram. Öjeni gibi olaylar da zamanın ruhuna göre şekillenmiştir, yani zamanında bazıları bunu etik bulabilmiştir. Yeni gen mühendisliği teknolojilerini baz alarak, aslında etik olmayan şeyin, biraz da yöntemlerle alakalı olduğunu varsaymak mantıklı olacaktır. Öjeni, hali hazırda var olan bireyleri, yüzeysel ve içgüdüsel referanslara dayanarak ayıklamaya çalışan bir yöntem. CRISPR-Cas9 gibi sistemler ise henüz birey statüsüne kavuşmamış canlılara atfedilecek özellikleri belirlemeye çalışan bir yöntem. Ama bu sistem de, henüz var olmamış bireyler hakkında alınacak kararlar konusunda etik tartışmalar yarattı ve yaratacak, tabii bu pek mantıklı değil, çünkü ebeveynler zaten birbirlerini seçtikleri aşamada bile henüz var olmamış bireyler hakkında kararlar almış oluyorlar. Ama sonucu zaman ve otoriteler belirleyecek gibi.
Kaynaklar
- B. Özcan. Genetik Alanındaki En Büyük Keşif Nobel Ödülü Aldı: Crispr-Cas9 Nedir? - Barış Özcan. (11 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 30 Ocak 2023. Alındığı Yer: Barış Özcan | Arşiv Bağlantısı
- D. R. Rodríguez-Rodríguez, et al. (2019). Genome Editing: A Perspective On The Application Of Crispr/Cas9 To Study Human Diseases (Review). International Journal of Molecular Medicine, sf: 1559. doi: 10.3892/ijmm.2019.4112. | Arşiv Bağlantısı