Yenemeyiz fakat yönetebiliriz.
Kararında bir kaygı hayatta kalmamızın en önemli araçlarından biridir. Modern toplumda başarının da en önemli anahtarları arasında sayılır.
Yaşadığımız toplum doğal olarak sürekli değişmekte ve gelişmekte. Hali ile bazı dönemlerde yaşadığımız toplumsal açmazlar, belirsizlikler vb. bizden bağımsız ve zaten olağan olan kararında kaygımıza ek kaygıları eklediğinde, kaygı bu sefer yerini karamsarlığa, oradan da umutsuzluğa bırakabilmektedir.
Bunu aşmak için belki de en önemli veri insanlık tarihinin evrimini bilmekten geçiyor. Bu tarih bize net bir şey söylüyor. Hiçbir şey geriye gitmez. Bazen bazı durumlarda ilerleme yavaşlayabilir hatta durmuş gibi görünebilir ancak hiçbir dönem, bir bütün olarak baktığımızda bir öncekinden daha geri olmaz.
Bu, iyimser olmamız için yeteri kadar güçlü ve açık bir veri.
Bir diğeri kendimiz ile ilgilidir. Yarın bu gün üzerinden inşa edilir. Yarının hatırına bugünü kurban edemeyiz. Elbette gelecek ile ilgili hesaplarımız, beklentilerimiz, düşlerimiz olmalı. Fakat bunlar bugünümüzü yaşanılmaz kılacak denli bizi kuşatmış ise, bir an önce bu kuşatmayı yarmak ve kendimizi yaşamın olağan akışına bırakmak zorundayız. Yani arada bir boş verip işleri oluruna bırakmak.
Buna kaygıyı yönetmek adı verilir. Özne biziz ve dolayısı ile kendimizin patronu da…
Neticede her uğraşımız bizi mutlu kılmak için ise ve bir uğraş tersine bizleri mutsuz etmeye başlamış ise ona dur demek lazım. Bu sınav da olabilir, gelecek kurgusu da olabilir.
Başarı bir bütün olarak ne yapıp ne yapmadığımız ile ölçülse de aslolan ne denli bundan mutlu olduğumuzdur. Bana göre en başarılı insan iç huzurunu önceleyen ve iç barışını koruyup, içinde bulunduğu koşul üzerinden de mutlu olmayı başarabilen insandır. Gerisi hikayedir.
Yaptığımız ve yapacağımız her şeye neden sorusunu sürekli sorduğumuzda , neden sorusunun artık anlamını yitireceği nokta mutluluktur, huzurdur. Buna hizmet etmeyen her şeyi ya tümden hayatımızdan çıkarmak ya da belirli bir süreliğine ve yeniden değerlendirmek üzere ertelemek , daha yükseğe sıçrayabilmek için çömelmeye benzer.
Aceleye yer yok, işler yetişir. Elimizden geleni yaptıktan sonra yetişmese de olur. Hayatımız ile ilgili bir konuda, hele ki elimizden geleni yapıyorsak, hiç kimseye kendimizi kanıtlamak zorunda da değiliz. Kendimize bile…
(Buraya kadarki ifadeler deneyim niteliğindedir ve işe yarayan içe, işe yaramayan çöpe şeklinde de ele alınabilir. )
Ancak kaygıyı yönetme ile ilgili yazılmış saysız kitap mevcut. Onlara da göz atmakta fayda var diye salık veririm.
Doğan Cüceloğlu’nun İnsan Ve davranışı, İyi Düşün Doğru Karar Ver ve Savaşçı kitaplarını önerebilirim.
Bunu kısa sürede aşacağınız konusunda kuşkum yok…Sevgiyle…