Eğer bilim, insan türü dışında belirlenmiş ilkeler bütününde kurulmuş bir disiplin olsaydı, kesin konuşmak mümkün olabilirdi.
İnsan türünün elde ettiği her sonuç, "insan faktörü" sorunsalı açısından ele alınıp değerlendirilmek zorundadır. Ne kadar 'mükemmel' bir teoriye, yazılı kurala, sistematiğe sahip olursa olsun, sahip olduğu bilinç düzeyinde insan henüz uygulamada -sapmalar- çelişkiler - çarpıtmalar- yapmak durumunda. / Hiçbir kural, olduğu gibi hayata aktarılamamakta, ilkeler içerdikleri niteliklerle uygulanamamakta./
İnsanın sahip olduğu reptilian beyin - korteks dinamizmi - çatışması, hormonal aktivite gibi rasyonalitenin uğradığı manipülasyonlar, gerçeğin insan zihninde kırılma yaşamasına, aslında olduğu halden çıkmasına neden olmakta belli seviyelerde. İnsansı zihinsel çıktı, rasyonel bilginin -yorumu- olmak zorunda. (bu olumlu belli bir eşik değere kadar olumlu bir faktör) Yorum. Çıktı, rasyonelitesini kaybetmek durumunda kalıyor. Az ya da çok.
Hem insan türünün birey özelindeki nitelikler, hem de bu niteliklere sahip bireylerin kurduğu sistem - disiplinler açısından hiçbir disiplin tam olarak ilkeli, tam olarak insanlığın gelişimi odaklı ilerleyemeyebiliyor. Güncel bilim disiplini, her ne kadar ilkeli ve güvenilir bir kurallar içeriyor olsa da, bireylerin söylemleri açısından bu ilkelerin korunumları güvence altında tutulamaz. Her birey, bilgiye kendi yorumunu katabilir. (Bu aşamadaki insan bireylerinin neredeyse tamamı için geçerli) Diğer yandan, sistem gereği, yapılan araştırmaların gelecekte elde edeceği kazanım söz konusu olduğunda, yapılacak araştırmaların daha çok geliri gözetmesi de kaçınılmak görünmekte bu tür için. (Olası hastalıkların istatiksel tespiti üzerinden ilaç, hastane ekipmanı, tedavi prosedürü, bina vs öngörüleri ve temini) Araştırmayı yapan bireyler bundan habersizdir çoğu zaman, sisteme hizmet ederler.
Her türlü manipülasyonu anlayabilmek, yapılmış her türlü bireysel müdaheleyi, asıldan ayırabilmek için yeterli düzeyde araştırma ve bilgiye ulaşma çabası sistem içindeki bireyler için kaçınılmaz bir gereksinim olmakta.
Her yeni devir, daha çözülmüş sorunlarla muhatabiyet demek olduğu için, bireylerin içinde bulundukları sorunlara dahil olmama, çözüm üretme çabasında olduklarını ya da bu yönde çabada olmaları (kritik eşiği oluşturmaya dahil olma) mutlak gerekliliktir.